Hepimiz Deliyiz
“Neden böyle acı çektiriyorlar ki kendilerine” diyorlardı. “Yüreğe kadar işlemeyen fikirler için hem de? Milano’da Fransızların ya da Avusturyalıların hükmetmesi ona ne ki? Bunları dert edinmek için deli olmalı bu adam.”
Sayfa 48 - GraziellaKitabı okudu
"Sayfaları karıştırmayı bilenler için her aile bir hikâye hatta bir şiirdir. "
Reklam
"Köleleşip de yıpranmayan tek yürek yoktur."
“Kalbimiz kıyafetle değişmez”
Ne heyecanını, ne kıskançlığını, ne de saplantılı tutkusunu hissetmediğim için buna aşk diyemiyordum; ruhun ve hislerin tatlı ateşi olmak yerine gönlün enfes bir istirahatıydı bu. Ne başka türlü sevmeyi ne de daha fazla sevilmeyi düşünmüyordum. Benim için arkadaş mı, dost mu, kız kardeş mi ya da başka bir şey mi olduğunu bilmiyordum; yalnızca onunla mutlu olduğumu, onun da benimle mutlu olduğunu biliyordum. Ne başka türlüsüne, ne fazlasına ihtiyacım vardı. Mutluluğuna gereksiz bir isim koymak için hissettiklerimi inceleyecek yaşta değildim. Neden ve niçin olduğunu bilmeden, sakin, bağlı ve mutlu olmak bana yetiyordu. Ortak bir hayat, ikili düşünce, aramızdaki masum ve tatlı samimiyeti pekiştiriyordu; ben aldırmazlığımda ne kadar huzurluysam, Graziella da teslimiyetinde o kadar saftı.
Kimi zaman uzun süre odama kapandığımı ve olağandan daha sessiz olduğumu gören Graziella, inatçı okumalarım ve uğraşlarım arasından beni sıyırmak için sessizce odama giriyordu. Gürültü yapmadan sandalyemin arkasına yaklaşıyor, ne okuduğumu, ne yazdığımı görebilmek için parmaklarının ucuna yükselip omzumun üzerinden bakıyordu; sonra, ani bir hareketle kitabımı veya elimdeki kalemi kapıveriyordu. Avluya kadar onu kovalıyor, sinirleniyordum; oysa o kıkır kıkır gülüyordu. Ben onu affediyordum ama o bir annenin yapacağı gibi, beni ciddi ciddi azarlıyordu. “Bu kitap bunca zaman ne söylüyor gözlerinize” diye yarı şaka yarı ciddi fısıldıyordu. “Bu basit eski kağıtlardaki siyah çizgiler sizinle konuşmayı bitirmeyecekler mi? Her pazar, her gece anlattığınız, beni Procida’da ağlatan nice hikâyeleri bilmiyor musunuz? Peki, her gece yazıp sabah denize, rüzgara savurduğunuz uzun mektuplar kime? Bunca uzun zaman okuduğunuzda ya da yazdığınızda nasıl da solduğunuzu, kendinize kötülük yaptığınızı görmüyor musunuz? Her gün sizi dinlemeyen bu ölüler ya da gölgelerle konuşmanız yerine size bakan, sizi gören benimle konuşsanız daha iyi olmaz mı? Şu kağıt yapraklar kadar da mı aklım yok! Ben sizinle bütün gün konuşur, sorduğunuz her soruya da cevap veririm, böylece siz de gözlerinizi böyle yormak, lambanızın bütün yağını tüketmek zorunda kalmamış olursunuz.”
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.