Aynı zamanda mezar kazıcı ve kilise hademesi de olan bekçi, alanın boşluğundan yararlanarak patates ekmiştir buraya. Bununla birlikte, küçük tarlası yıldan yıla daralır, bir salgın çıktı mı ölümlere sevinmesi mi, yoksa mezar yerlerine yanması mı gerektiğini bilemez. En sonunda bir gün papaz efendi: "Ölülerle besleniyorsunuz, Lestiboudois," demişti kendisine. Bu ağır söz onu düşündürmüş, bir süre ara vermişti; ama bugün de sürdürüyor patates ekmeyi; hatta, büyük bir soğukkanlılıkla, kendi kendilerine yetiştiklerini savunuyor.
Sayfa 99 - Can yayınlarıKitabı okudu
Hiçbir şey yapmadan sakince yaşıyordu, ta ki duvarda bir çatlak olduğunu fark edinceye dek.
Sayfa 112 - İlyaKitabı okudu
Reklam
"Aynı yerlerde çivilenip yaşamak öylesine bıktırıcı bir şey ki…"
Evlenmeden önce, içinde bir aşk olduğunu sanmıştı Emma, ama bu aşkın sonucu olması gereken mutluluk gelmediğine göre aldanmış olmalıydı, öyle düşünüyordu. Kitaplarda alabildiğine güzel bulduğu mutluluk, tutku, sarhoşluk sözcükleri yaşamda tam olarak hangi anlama gelirdi, şimdi bunu anlamaya çalışıyordu.
Sayfa 55 - Can yayınlarıKitabı okudu
"Akşamları rüzgar camları döverken, lambayı yakıp ateşin karşısına geçip bir kitap okumak kadar hoş şey var mıdır?
Bir kadının önünde her zaman bir sürü engel vardır.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.