Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir kadının önünde her zaman bir sürü engel vardır.
Bazen kafanızda belli belirsiz bir düşünce ya da silik ve karanlık bir hayal belirir. Bir de bakarsınız ki elinizdeki kitapta bütün bunlar en ince ayrıntısına kadar anlatılmıştır."
Reklam
Akşamları rüzgar camları döverken,lambayı yakıp ateşin karşısına geçip bir kitap okumak kadar hoş şey var mıdır? İnsan hiçbir şey düşünmez, saatler geçip gider.Yerinizden bile kımıldamazsınız ,ama görür gibi olduğunuz diyarlarda dolaşırsınız veya serüvenlerin gidişini izlersiniz.Romandaki kişilerle haşır neşir olursunuz. Onların yerine geçiverirsiniz sanki.
İnsan Tanrı'ya bir korulukta,bir tarlada,eskilerin yaptıkları gibi,sadece gökyüzünü seyrederek bile tapınabilir.
Benim de bir dinim var,üstelik ben onlardan daha dindarım. Çünkü onlar gibi şaklabanlıklar,hokkabazlıklar yapmıyorum. Tersine, Tanrı'ya tapınıyorum ben! Yüce bir varlığa...
İskender Savaşır’ın modernizmin en önemli yapıcılarından biri olarak derin bir çözümlemeye uğrattığı Flaubert’in, “Madam Bovary benim!” ve “Yazar, Tanrı gibi, romanın her yerinde hazır ve hiçbir yerinde görülmez olmalıdır” sözleri de yüzyılın ilk yarısındaki bu köktenci yükselişin temelinde yatar.
Reklam
Ne olursa olsun mutlu değildi. Hiçbir zaman da mutlu olmamıştı. Yaşamın bu yetersizliği, tutunmak istediği dayanakların böyle birdenbire çürüyüvermesinin nedeni neydi acaba?
Ne var ki sevdiklerimize kusur bulmak, bizi onlardan biraz uzaklaştırır. Tanrılara dokunmamak gerekir. Onların yaldızı ellerde kalır.
Birbirlerine sahip olmanın verdiği coşku içinde öyle kaybolmuşlardı ki…
Kadın duyarlılığının anlatılamaz inceliğini yaşamında ilk kez tadıyordu.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.