Yaşamda anlam arayan, kendini bir anlamı olacak biçimde tanımlamak isteyen kişi önemli sorulardan oluşan bir ufuk içinde var olmalıdır.
Sayfa 44
Geçtiğimiz yüzyılda Alexis de Tocqueville zaman zaman, demokratik çağda insanların küçük ve sıradan zevkler arayışına girdiğinden söz ederdi. Bir başka formülasyonda tutku eksikliğinden mustarip olduğumuz söylenir. Kierkegaard “şimdiki çağı” böyle görmüştü. Nietzsche’nin “son insanlar”ı da bu çöküşün vardığı son noktadadırlar; onların “acınacak rahatlıkları” dışında yaşamdan hiçbir beklentileri kalmamıştır.
Reklam
İnsanlar bireysel yaşamlarında yoğunlaşınca geniş görüş açılarını yitirdiler. Tocqueville, demokratik eşitlik bireyi kendine döndürür, “ve en sonunda onu tamamen kendi yüreğinin yalnızlığına kapama tehdidi taşır” der.
Kierkegaard “şimdiki çağı” böyle görmüştü. Nietzsche’nin “son insanlar”ı da bu çöküşün vardığı son noktadadırlar; onların “acınacak rahatlıkları” dışında yaşamdan hiçbir beklentileri kalmamıştır.
Kartal yalnızca bir kuş değil, hayvanlar âleminde bir kraldı. Aynı çerçevede ritüellerin ve toplumsal normların araç olmaktan öte bir anlamı vardı. Bu dü­zenlerin itibarını yitirmesine dünyanın “büyüsünün çözülmesi” deniyor. Bu çözülmeyle birlikte her şey büyüsünden bir şeyler yitirdi.
Herkes başkalarına bakmaya ve kendisine bakılmasını istemeye başlar, ama bu kamusal itibarın bir bedeli vardır. En iyi şarkı söyleyen veya en iyi dans eden; en güzel, en güçlü, en yetenekli olan, en güzel konuşan kişi en fazla rağbeti görür. Bu eşitsizliğe ve aynı zamanda kötüye doğru atılan ilk adımdır.
Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
644 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.