“Akp’nin cankuşu Ensar Vakfı'nın yurdunda 10 erkek çocuğuna tecavüz edildiği, cinsel istismara uğrayan çocukların sayısının 45 olduğu, tecavüzlerin 3 sene aralıksız devam ettiği ortaya çıktı. Aile bakanımız “bi kerecik” dedi. Şikayetçi olmasınlar diye, ailelere 10'ar bin lira sus parası verildiği yazıldı, davanın üstü apar topar örtüldü.
Mavi Marmara'da öldürülen vatandaşlarımızın hayatına karşılık 20 milyon dolar tazminat alındı. Dünya tarihinde görülmemiş bir rezaletle, uluslararası kan parasına TBMM'de onay verildi. Yandaş gazeteci televizyona çıkıp, pişkin pişkin izah etti, “bu para aileleri teselli eder, dertlerine derman olur” dedi.
En son…
Şehidin eşi şikayetten vazgeçti.
Sinan Çetin'in oğlu sıyırdı.
Kronolojik olarak “en son” dedim ama, aslında ne ilktir, ne de son... Çünkü bir ülkede “adalet” olabilmesi için, kanun değil, millet lazımdır.
Bir baba kızının cenazesi, bir anne oğlunun tabutu, bir kadın kocasının mezarı, bir erkek eşinin kefeni üzerinden alışveriş hesabı yapıyorsa... Zavallılık bu seviyedeyse, tamah ölümüneyse... O ülkede adaletten de bahsedilemez, milletten de.”
Ne kadar zengin ailelerden geliyor olursak olalım hepimizde birlik, beraberlik, dayanışma, vatana faydalı olma ruhu vardır. Okulun verdiği bir şeydir bu.
"İnsanlar korkak ve cesur olmadıkça, yasaları bilmedikçe, haklarını aramadıkça, cahil oldukça bu tür adamlar her zaman var olacaktır. Biri gider biri gelir."