Cumhuriyet hükümeti yine büyük finans şirketlerinin denetimine girdi, ordu yine sermayeyi savunmayı, donanma da büyük fabrikalara artırmayla iş vermeyi; yoksullar da, vergi vermeyi geri çeviren zenginlerin yerine de vermeyi sürdürdüler.
Bunlar endüstri savaşlarıdır. Ticaret ve endüstrisi olmayan devletler savaş yapmak zorunda değildirler; ama zengin bir ulus fetih politikası uygulamak zorundadır. Açtığımız savaşların sayısı üretim artışımızla birlikte gider. Bir sanayi kolumuz ürettiğini satamaz olduğunda yeni bir savaşla ona yeni pazarlar bulmak gerekir.
Sultan Süleyman şöyle demişti: 'Üç şeyin izini bilmek, zor, dördüncüyü bilmek olanaksızdır. Bunlar, yılanın taş üzerindeki, kuşun havadaki, geminin denizdeki ve erkeğin kadındaki izidir.
Günahkar kadınları aşağılamayı gösteriş sayan sofular gibi olmayalım. Bu kadınların kendilerini değil, günahlarını aşağılamak gerekir; düştükleri durumu değil, yaptıkları eylemi utandırıcı bulmak gerekir; çünkü onlar da Tanrı'nın kullarıdır.
Kitabınızın iyi karşılanmasını istiyorsanız, toplumun üzerine kurulu olduğu erdemleri her fırsatta yüceltmeyi savsaklamayın: inanç, zenginlik, sadaka, özellikle toplumun ana direği olan, yoksulun yazgısına boyun eğmesinin erdemi. Kitabınızda mülkiyet, soyluluk ve jandarmanın kaynaklarını, bu kurumların layık oldukları saygıyla ele alınacağını söyleyin. Yeri geldiğinde doğaüstü güçleri kabul ettiğinizi belirtin. Bunları yaparsanız, kitabınız başarılı olur.
Ticareti ve sanayisi olmayan uluslar savaş yapmak zorunda değildir. Ama bir sanayi toplumu, bir fetih politikası izlemek zorundadır. Üretim faaliyeti arttıkça buna bağlı olarak savaşların sayısı da artmaktadır. Sanayi kollarından bir tekinin bile ürünlerini kolayca satma olanağı bulunmaması halinde, ona yeni pazarlar açmak için savaşmak kaçınılmaz olmaktadır.