"Hüzünlü bir ocak sabahında, uğursuz haber Paris'e yayılalı on iki yıl oldu. Gri ve soğuk bir şafağın ilk ışıklarıyla, Vieille-Lanterne sokağında, Edgar Poe'nun kuzgunu gibi "never oh, never more" gaklayan tanıdık bir karganın uğursuzca sıçrayarak ilerlediği merdivenin basamaklarında, kanalizasyon mazgırının önünde, mahzen penceresinin parmaklıklarına asılı bir ceset bulunmuştu. Bu ceset, şaşkın, gözlerimiz yaşlı, Morgue'nin arka odasındaki yapışkan taşlar üzerinde teşhis etmeye gittiğimiz, ortaokuldaki çocukluk arkadaşımız, La Presse'de meslektaşımız, iyi ve özellikle de kötü günlerimizdeki sadık dostumuz Gérard de Nerval'in cesediydi. Ceset kadar soluktuk. Bu meşum görüşmenin sadece anısı bile hâlâ tenimizi ürpertiyor."
Hüzünlü bir ocak sabahında, uğursuz haber Paris'e yayılana on iki yıl oldu. Gri ve soğuk bir şafağın ilk ışıklarıyla, Vieille-Lanterne Sokağı'nda Edgar Poe'nun kuzgunu gibi "Never, oh! Never more!" diye gaklayan tanıdık bir kara karganın uğursuzca sıçrayarak ilerlediği merdivenin basamaklarında, kanalizasyon mazgırının önünde, mahzen penceresinin parmaklıklarına asılı bir ceset bulunmuştu. Bu ceset, şaşkın, gözlerimiz yaşlı, Morgue'un arka odasındaki yapışkan taşlar üzerinde teşhis etmeye gittiğimiz, ortaokuldaki çocukluk arkadaşımız, La Presse'de meslektaşımız, iyi ve özellikle de kötü günlerimizdeki sadık dostumuz Gérard de Nerval'in cesediydi. Ceset kadar soluktuk. Bu meşum görüşmenin sadece anısı bile hâlâ tenimizi ürpertiyor.
Nazi Almanya'sında kendini Yahudi diye tanıtarak türlü işkencelere katlandı. Ama tam bu işkenceler da yanılmaz bir hal almışken toplama kampına Poe'nun kuzgunu geldi sıçraya sıçraya, Mallarme'nin sesiyle o korkunç tekerlemeyi haykırdı: "Acı çekmiyorsun sen; Bir hiçsin yalnızca; Sen yoksun!"
Sonra Rusya 'ya gitti Porphyre. Orada da Wall Street' den(!) yollanmış bir casus süsü verdi kendine. Bu yüzden bir kışı da Beyaz Deniz kıyılarında ağaç kesmekle geçirdi. Açlık, yorgunluk, soğuk her gün biraz daha iliklerine işledi. Eh bu gidişle bir gün varolurum elbet, diye düşünüyordu kendi kendine.
Bir cinayetin katil ve kurban dışında en az bu ikisi kadar vazgeçilmez aktörleridir izleyenler. Onlar esas katil gibi, yapılan işin ağırlığını sırtlarına yüklenecek kadar onurlu ve gözü pek olmayan gizli katillerdir.
hayatınızdan hiçbir şeyi silemezsiniz; yaşamınıza yazdığınız hiçbir şeyi asla yok edemezsiniz. Yaşadığınız şeylerin bazılarının üstünü çizebilirsiniz, ancak üstünü çizdiğiniz şey, defterinizde yer kaplamaya devam eder.