Yahu ne ilgisi var?. Komünistlikle ne ilgisi var bunun? Kars türküsü bu, basbayağı türkü. Ama savcı kaçırır mı? - Komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan sağa düşman üstüne sallanacağını belirtmektedir.
Ne olursa olsun, ben Patnos dağlarında halk çocuklarıyla er olarak askerlik yapmayı, emekli olduktan sonra, siyasal iktidarın uzattığı yönetim kurullarında, on binlece lira para alan orgeneral olmaya değişmem!
Reklam
İnanın bu davayı açmazdım. Ne olacak alt tarafı askerlik. O da bitmiş. Fakat ben de hukukçuyum. Biraz da meslek tutkusu beni dürtüyor. Önce haksızlığı saptamak, sonra, bu haksızlığı onartmak isteği ağır basıyor.
‘’Ellinci yıl marşı’ nın ezberlenmesi vardı. Gündüz marşın güftesini, gecede bestesini ezberlerdik. Çavuşlar, marşı ezberleyince ayrılırlardı. Bir süre sonra onbaşılarda ezberlerlerdi. Ben rütbesiz er olduğumdan, marşı bir türlü ezberleyemeyen erlerle beraber tutulurdum. Üsteğmen Veli Durmaz müzik eğitimim ile de yakından ilgilenmekteydi. Müjdeler var yurdumun toprağına taşına / Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına.. Bu dizeler gece düşlerime girerdi. Müjdeler var yurdumun toprağına taşına.. Müjdelilerrrr vaaar, yuurduuuuumuuunnn… Bir gün marşı ezbere okumak için sınava çekilen bir er ’’yaşasın soylu gencim, hür benliğim’’ diyecekken yanlışlıkla: ‘’ yaşasın solcu gencim hür benliğim.. demez mi? Birden ortalık karıştı. Sus! Nerden çıktı bu ‘’solcu gencim’’ Ne yapsın zavallı er? Doğulu bir yurttaşımızdı. Okuma yazmada bilmezdi. Belki ‘’Soylu’’ sözcüğü ne anlama gelir,onu da bilmezdi. Fakat radyolarda ‘’solcu’’ sözünü çok duyduğu için yanlışlıkla ‘’ yaşasın solcu gencim’’ deyivermişti.
Ağrı askeri hastanesi doktorları, benim mide ülserim dolaysıyla, ikiye ayrılmışlar. Sonunda, Ankara Gülhane Tıp Akademisi Hastanesi’ne yollanmam için karar çıktı. Ankara’ya geldiğimde doktorlar, beni önce, astsubay hastalarının yattığı koğuşa aldılar. Sonra da bir general odasına. Patnos’ta er, Ankara’da general..Gel keyfim gel! General odasına yattığım gecenin sabahı, odayı temizlemek için bir hademe kapıyı açtı. Baktı ki içeride pijamalar içerisinde, saçları kesik, gözlüklü bir adam oturuyor. Alışkanlıktan olacak : - Paşam girebilir miyim?...deyince beni gülmek aldı. Paşaya bak paşaya! Hademe, sonra garip garip bakmaya başladı. Paşa desen , paşa değil; er desen, paşa odasında pijama ile ne arıyor. Sordu: - Paşam rahatsızlığınız ne? Ne deyim; kesik saçlarımı düşünüp hademeyi yanıtladım; Saçkıran,saçkıran…Saçlarımı onun için kestiler….
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.