"Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız
bu tablonun ressamlarıdırlar.
“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile liberalizm,
en acı örneğini Türkiye’de vermiştir."
“Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” mısrası,
genç bir Türkiye’nin onuncu yılında mutlu yarınlara seslenişiydi.
Gel gör ki, birkaç on yılın ardından Türkiye batılı tarifiyle
iktisaden geri kalmış bir ülke oldu.
NATO subayları Türkiye’de “çöl zammı” alırlar.
İktisadi durumumuz ve itibarımız için en acı misal...
Geri kalmış ülke
‘’ Gerçekte ise, bugün, Türkiye’de fikir akımları arasında yerli ve mili olan tek fikir Türkçülüktür. Faydalı veya zararlı olsun, ötekilerin hepsi dışardan gelmiştir: Komünizm, bize, Rusya’dan aktarılmış ve bir vatan ihaneti halini almıştır. Milletlerarası Yahudi aleti olan Masonluk, Balkanlar yolu ile Türkiye’ye girmiştir. Bugün itibarda olan demokrasinin vatanı İngiltere, sonra Fransa’dır. Epey taraftarı bulunan iktisadi liberalizm ve devletçilik de yabancı köklüdür. Bir zamanlar gazetelerde ve Meclis içinde taraftarları görülen Faşizm, İtalya ve Almanya’da doğmuştur. Hatta bugün Türklerce benimsenip milli bir hale gelmiş bulunan müslümanlık bile aslında Türk köklü değildir. Türk köklü tek fikir, tek ülkü yalnız Türkçülüktür. Bu bakımdan da milli şuurumuzun gelişmesi nisbetinde büyüyecek, güçlenecek ve atılışlar yapacaktır.’’