Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İl-eri olarak bilinen milis kuvvetleri 1598-1605 arasında anadoluya gönderilen hükümlere göre şu şekilde teşkilatlandırılmıştır: sultanın bu yöndeki fermanının varmasıyla beraber milis kuvvetleri teşkilatlandırılma emrini alan kadı, oranın ileri gelenlerini (ayan) mübaşirin, yani beylerbeyinin temsilcisinin huzurunda toplardı. Sonra da aralarından il-başı veya il-kethudası denilen bir Serdar seçerlerdi. Fermanlara göre, bu şekilde seçilen kimsenin, “Yerel ayandan, ehil, tanınmış, dürüst, varlıklı ve sözü dinlenen “ biri olması gerekiyordu; bu tasvir, 18. yüzyıl belgelerinde ayanın tanımına neredeyse harfi harfine uymaktadır.Seçildikten sonra serdarın görevi, her köyden, emri altına yiğitler veya il-eriler, yani ateşli silah kullanabilen genç köylüler toplayacak yiğit-başılar seçmekti. … On kişi ya da daha fazlasından oluşan bir eşkiya çetesinin eyleme geçtiği anlaşıldığında bu, teşkilatı harekete geçirmek için yeterliydi. İlk olarak bu çetelere kadı mahkemesi huzurunda çıkmalarını emreden bir celb yollanırdı. Eğer celbe uyumayı reddederlerse, serdarın komutasında il-erilerin bunlara karşı harekete geçmesi emredilirdi.
İl-eri teşkilatıKitabı okuyor
Cumhuriyet dönemi ideolojisi, Osmanlı tarihinde birbirini izlediğini düşündüğümüz iki temel politikadan batılaşmayı ve din devlet ayrimini simgeleyen hareketin radikal ifadesidir. Cumhuriyetin kurucuları, Tanzimat dönemi hedeflerini ve politikasını, bütün radikal lojik sonuçlarıyla bir devrim felsefesi haline getirmiş, Tanzimat’ı büyük Fransız Devrimi ideolojisiyle yoğurarak onu Türk toplumu için bir ‘inkılap’ devrim yapmıştır.
Reklam
Gerçekten Tanzimat'la başlayan Türk edebiyatı, Garbın milli kültüre yaptığı aşının filizlenmesi idi.
Ele aldığımız dönemde Kadıköy'de yaşamış bestecilerin en kıdemlisi olarak beyaz saçlı, ufak tefek, tonton bir Tanzimat Hanımefendisini gösterebiliriz. (Saz) soyadını alan Leylâ Hanım (1850-1936) İmparatorluk çapında yaşamış aydın bir Türk kadınıdır
Fıkıhta nefir-i ‘âm, yaşamsal bir durum ortaya çıktığında devlet başkanı tarafından eli silah tutan tüm halkın savunma işine çağrılmasıdır,  … Gerileme döneminde reayaya karşı en baskıcı uygulamalar iki biçim almıştı. Birinde, yöneticiler adına hareket eden vekiller sık sık hakları olmayan ceza ve harçlar toplamaya yelteniyorlardı. Diğerinde ise işsiz levendler ya da sarıca ve sekbanlar, reayaya kanunsuz nakdi ve ayni vergi yüklemeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu uygulama, Paşa ve beylerin bütün kuvvetleri ile uzak yerlerde savaşmakta oldukları muharebe dönemlerinde iyice artabiliyordu. … Bu şartlar altında merkezi yönetim, reaya nüfusu sultanın emriyle devlet kuvvetlerine yardımcı olmak üzere tekrar tekrar seferberliği çağrılarak nefir-i ‘âm ilan etmek zorunda kalıyordu.Yüzyılın sonunda, Anadolu, Celali belasıyla uğraşırken, bu halk kuvvetleri yalnızca eşkiyalığa bulaşan sekbanlara karşı değil, aynı zamanda silahlı adamları ile bütün gruplar halinde Anadolu’da dolaşıp reaya nüfusa zülm eden bütün kapıkulu, voyvoda ve subaşılara karşı da göreve çağırılıyordu.
Genel seferberlik (nefir-i ‘âm) ilanı ve il-eri TeşkilatıKitabı okuyor
Tanzimat Romanı ve Yenileşme Süreci
Tüm romanlarda aşk, şehevilik ve sevgi ikiye ayrılır; kadın kahramanlar da erkeklere olan bağlılıkları ruhani bir sevgi mi yoksa duygusal bir şehvet mi olduğuna göre melek veya şeytan olarak sınıflandırılır. Babalarını kaybetmiş ve İslâm kültüründen kopmuş genç erkekleri bekleyen en büyük felaket ikinci tür kadınların peşinden sürüklenmektir. Şehevilik( her türlü cinsel arzu)
Reklam
Tanzimat döneminde, çılgınca dışa borçlanma yıllarının Boğaziçi yalıları ve Çamlıca köşklerindeki görkemli hayatım anlatan Abdülhak Şinasi için. Bahariye Caddesi’ndeki bu küçük kagir evin üç odasına tıkılmak ve sonra konfordan söz etmek gülünç olabilirdi. Haşim’in ömrünü para darlığı içinde geçirdiğini iyi bilen bir eski arkadaşının, aşağıdaki satırları yazmamış olmasını gönül isterdi: «Zavallı bu yaşlı çocuk, hâlâ sağlam bir muhakemeye varmayarak o zamana kadar geçirdiği sadelik hayatı içinde ihtimal ki bir karyolası bile bulunmayan bir odanın yoksul halini bir nevi lüks telâkki edebiliyordu. Halbuki insan İstanbul gibi bir şehirde oturunca denize ve geniş bir ufka bakan penceresinden istifade edebilmesi lâzım gelmez mi?» (Abdülhak Şinası Hisar, Ahmed Haşim Yahya Kemâl’e Veda, s. 72,)
Tanzimat Dönemi ve Yenileşme Süreci
Yenileşme hareketinin temelini Doğu'nun ahlâki ve kültürel boyutlarıyla Doğu'nun dünya görüşü oluşturmalıdır; bu dünya görüşünün bekçisi toplum düzeyinde padişah, aile düzeyinde baba, edebiyat düzeyinde yazardır.
Sayfa 19
Divan Edebiyatında (zaman) gibi (mekân) yani yerin de pek önemi yoktu. Ama Batı Edebiyatı türlerini örnek alarak şiir, hikâye, tiyatro yazmış olan Tanzimat Edebiyatçıları, yere, yöreye önem vereceklerdi.
Oysa Tanzimat'tan sonra Divan Edebiyatı'nı yok etme girişimleri hemen başlamış, bu edebiyatın benzetme unsurlarından hayal dünyasına, kelime kadrosundan kaynaklarına, mazmunlarından üslubuna kadar hemen her unsu­ru eleştiri, hiciv ve alay konusu edilmiş; bu edebiyata karşı suçlamalar suçlamaları takip etmiştir.
Hece dergisiKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.