Ecnebî okullarında ya da Avrupa Başkentlerinde okuyan pek çok zeka özürlü; muharrir olmuş, hâle dair çözüm ve çareler öneriyordu. Okuduğu mekteplerin niçin kurulduğunu, hangi amaca hizmet ettiğini, kendisine neden ilgi duyulduğunu bir defa dahi düşünemeyenler; mesailerinin tamamını medeniyet sarayını yıkıp, yerine gece kondular kurmaya adamıştı. Niçin eleştirdiğini ya da neyi önerdiğini bilmeden yazıyor, tartışıyorlardı. Ne var ki tarih şuurundan ve medeniyet bilincinden mahrum bu ameliyeler dikkatle izleniyor, zaman zaman en muteber tasarruflar olarak addediliyordu.
Yunanlıların ilk İzmir'i işgal ettikleri gün şehid olan bu genç muharrir. Yunan işgal kumandanının bir emriyle İzmir kordonunun muayyen bir noktasına toplanan Ali Nadir Paşa kolordusu erkan ve ümerası (komutanları), bizzat kolordu kumandanı dahil olduğu halde, mağrur ve müstehzi Yunan kumandanının karşısında saf-beste-i ihtiram (saygıyla saf tutmuş) dururlarken, onların zillet saçan bu hallerini karşılarından seyreden Hasan Tahsin Bey'in yanına sokulan müsellah (silahlı) birkaç Rum palikaryası "Biz seni de biliriz!" diye Hasan Tahsin'i tahkire başlarlar. Kahraman bu genç gazeteci, derhal tabancasını müteaddilere tevcih ederek (saldırganlara yönelterek) birkaçını yaralar ve öldürür ve bu tabanca sesine koşan süngülü Yunan askerlerinin üzerine de bir bomba savurmak suretiyle nihayet şehid düşmüş ve parçalanmıştı.
Reklam
"Gazeteciydi, yazardı, aristokrattı, sosyalisti, sevdalıydı, toplum­ cuydu, devrimciydi. Anneliğin eşinden döndürülmüştü. Yok sa­ yıldı, unutturulmak istendi." Derviş'in hem edebiyatta hem de Cumhuriyet tarihindeki bir aydın olarak yeri henüz doğru ve net bir şekilde tahlil edilmeden yapılan bu değerlendirme onunla il­ gili popüler bir ilginin oluşmasını sağlamakla beraber onu daha baştan belirli kalıpların içerisine hapsedebileceğinden dolayı eleştirel bir yorum olarak değerlendirilebilir...
Sayfa 32 - Lİbre 2021Kitabı okudu
Kaldırdık... ;)
Arapça ve Acemce tamlamalar, çoğullar, edatlar, fiil çekimleri dilimizden çıkarılmalı, ”şuara-yı cedide” diyeceğimize “yeni şairler”, “Edebiyat-ı Türkiyye” diyeceğimize “Türk Edebiyatı”, “tâbiiyet” yerine “tâbi'lik”, “serbestî” yerine “serbestlik”, “muciz bir muharrir” yerine “icazcı bir muharrir” (özgün bir yazar), “müciz bir ifâde“ yerine “icazcı, özgün bir söyleyiş” demeliyiz.
Suat Derviş ile ilgili yapılan çalışmalara bak ı ldığında onun en çok edebiyat eleştirmenleri ve feminist araştırmacılar tarafından dikkate alındığı görülmektedir. Yazarlığının ve feminist duruşu­ nun ötesinde uzun yıllar boyunca gazetecilik fa aliyetleri yürüt­ müş ve resmi ideolojinin dışında bir politik çizgiyi takip etmiştir. Dolayısıyla Suat Derviş'in yaşamı pek çok açıdan araştırılmaya ve incelenmeye değer görünmektedir. Ancak onun kendi yaşadığı dönem ve koşullar içerisinde benimsediği düşüncelerden dolayı marjinalleştirilmiş ve merkezden uzak l aştırılmış olması, uzun­ ca bir dönem başta Türk edebiyatı olmak üzere pek çok alanda kendisine yeterli ilginin gösterilmemesine sebep olmuştur...
Sayfa 25 - Lİbre 2021Kitabı okudu
Ben edebiyata ve tarih bilimine düşman olsaydım, bir ara tacımla, tahtımla uğraşmak istemiş olan Murad Bey'in (Mizancı Murad) her münasebetsizliğine katlanarak, istifa ettiği halde etmemiş kabul ederek devlet hizmetinde kalmasına razı olmazdım! Hayır, tekrar ederim ki ben, edebiyatçıların gerçek ve şefkatli bir dostu idim. Eğer onlara düşman olsaydım, benim de sokak ortalarında edebiyatçı ve muharrir öldürecek adamlarım yok değildi!
Sayfa 13 - pınar yayınlarıKitabı yarım bıraktı
45 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.