Eve veba girmesin diye, pencerelerin, özellikle de doğuya bakanların iki tarafına sedefotu demetleri asılırmış, bunun nedeni enfekte havanın "Fransa'dan bu yana" esmesiymiş. Bu ot öyle güçlü addedilirmiş ki vebalı evlere yağmaya gelen hırsızlar bu otun asılı olduğu eve, içeride cesetler yatarken bile girme riskini almazmış. Bu örnekte de büyünün ardında yatan izahın izini başka yerde arayabiliriz: Veba havadan yayılan bir hastalık değildir, sıçanlar tarafından taşınır ve sıçanlar sedefotundan nefret eder. Atalarımız mobilyalarını da otlarla ovarmış. Shakespeare'in Windsor'un Şen Kadınları'ndaki peri kılığına giren şen kadınlar, cinlere her odaya "iyi şans" getirsinler diye çeșitli otlar serpmelerini emrettikten sonra şöyle derler: Şövalyelere ayrılan koltuklara En nadide çiçeklerin özünü sürün ve bunu sırf kokuları için istemezler. Heyhat, her ne kadar modern imalatçılar, muhtemelen sentetik olan mobilya cilalarına halen lavanta yağı ekleseler de, bu yaptıklarının büyü açısından önemini unutmuşlardır.
Sayfa 112 - Alef YayıneviKitabı okudu
Shakespeare'e "fahri Rus" derler. "Windsor'un Şen Kadınları" isimli oyununu Çariçe II. Katerina'nın bizzat kendisi 1786'da Almanca'dan çevirir (...) Yazarın adını ilk duyuran şair Aleksandr Sumarokov (1717-1777), Hamlet'in Fransızcasından intihal ettiği kendi Rus trajedisini yazar.