birden her şeyin bittiğini sandım. hiçbir şey göremiyordum. demek böyle bir şeymiş; karanlıktasın, gitmişsin, ama hissedi­yorsun. hiç de kötü bir şey değilmiş!
dinlen diyor parmak uçlarım dur artık diyor ağrıyan bileklerim.
Reklam
“çünkü ruhumdaki kanama kendime eziyet etmemi de teşvik ediyor.”
ancak o, şamataya karşı kayıtsızdı: insanları ve çevreyi boş bakışlarla izliyor, ara sıra bira bardağını havaya kaldırıp selam verircesine tutuyor; sonra vakur bir edayla dudaklarına götürü­yordu. herkes konuşuyor, gülüşüyor, bağrışıyor, hatta çığlıklar atıyor­du. tek sessiz kişi oydu.
oʼnun sessizliği, benim sığındığım bir alandı ama konuşmaya başladıktan bir süre sonra gözleri yüzünden her şey sessiz bir çığlığa dönüşüyor ve ben, iki ölü balığı andıran gümüş renkli, camsı söbü nesnelerden bir an önce kurtulmak istiyordum. yal­nız gözleri değil, kımıldamadan durması da rahatsız ediciydi; sarı kafalı bir heykel gibiydi; ara sıra bira bardağını kaldırıp ağzına götüren ve bu eylemi, heykel olmanın doğal bir sonu­cuymuş gibi yapan bu adam, yaşamı konusunda hiçbir ipucu vermiyordu. saçları dökülmemiş bütün sarışın heykeller gibi yaşı yoktu. üstelik gözlerindeki soğuk ölüm, heykelliğine çok yakışıyordu.
Reklam
560 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.