Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbul'un ilk fastfood ürünü simittir. Simit fırınları, beş vakit namaz gibi simitlerini de beş vakit çıkarırlarmış. Fırınların ürettiği simitler, simitçiler tarafından İstanbul'un sokaklarında satılırmış. Özellikle ikindi ve yatsı vakti simidini İstanbullular dört gözle beklermiş.
Reklam
Her seferinde yeniden bulunan hep aynı adamlar, hep aynı kadınlar, hep aynı yalanların tekrarı değil midir, insan? Kişilik tekrarın bilgisi değilse, nedir? Tekrar tekrar tekrarlayan her acının öncesinde “Bu sefer işler bambaşka olacak” dediğini unutmanın ağrısıdır, kişilik. Başka deyişle kişilik, budalalığı tekrar etmenin zevkidir. Güneyde bir köye yerleşirsek mutlu olur muyuz? Bilmiyorum. Herkesin köyü kendine. Yüz yıl önce neredeyse tamamı köylü olan bir halkı ne İzmirliler gibi kentli pozları kesmek, ne Yeni İstanbullular gibi köylülüğü yüceltmek, ne de alacalı bulacalı Ankara zevksizliği iyileştirmez, iyileştiremez.
Kemal Sunal'ın adı
1944 yılında ikinci Dünya Savaşında, bir şair istanbul'da aranıyor, Bir kitap çıkarmış tutuklanacak. Ama savaştan dolayı karartma uygulandığı için, İstanbul sokaklarında ışık yok rahat rahat gizleniyor. Sonra o Şair yaşadığı o günleri karartma geceleri adlı kitabıyla bizlere sundu. Şairin adı Rıfat Ilgaz Rıfat Ilgazın İstanbul sokaklarında gizlendiği yıllarda,1944 Yılında Bir evde Bir Ailenin ilk çocuğu dünyaya geldi. İstanbullular ışığa hasret kaldığı için çocuğa Işık adını vermek istediler, Fakat Sonra dan adını Kemal yaptılar.
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı, Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydiki sevmek Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik…
140 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.