Dost bî-pervâ felek bî-rahm devrân bî-sükûn Derd çoh hem-derd yoh düşmen kavî tâli’ zebûn * Sâye-i ümmîd zâ’il âfitâb-ı şevk germ Rütbe-i idbâr ‘âlî pâye-i tedbîr dûn * Akl dûn-himmet sadâ-yı tâ'ne yer yerden bülend Baht kem-şefkat belâ-yı ‘ışk gün günden füzûn * Men garîb ü râh-ı mülk-i vasl pür-teşvîş ü mekr Men harîf-i sâde-levh ü
Kemalettin Kamu
Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum, Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum. Bekçileri gibiyiz, ebenced buraların, Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi, Her gün aynı pınardan, doldurup testimizi Kırlara açılırız çıngıraklarımızla. Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni, Kuzular bize söyler
Reklam
ÇİLE Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam; Gök devrildi, künde üstüne künde... Pencereye koştum: Kızıl kıyamet! Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
313 öğeden 661 ile 313 arasındakiler gösteriliyor.