babam gelirdi ve akşam olurdu.
bahçedeki akasya ağacı günboyu biriktirdiği kuşları
birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza.
siyah-beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam.
kamyonlar hep geceleri, hep uzaklara giderdi.
ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım.
yalnızca gaz lambasıyla konuşan bir diş gıcırtısıydı babam.
kapılar titreyerek