İçeri gir. Kapıyı ört. Işıkları yak. Bana sarıl. Dışarı çıkalım. Sinemaya gideriz. Filmi terk ederiz.
Sohrab Sepehri
Hindistanki bir ota, Siyelk’teki bir çanağa Ve Belki Nesebim Buhara’daki bir fahişeye dayanır. Babam Kırlangıçların iki göç dönüşünün arkasında, iki kar düşüşünün arkasında Babam iki balkonda yatışın arkasında, Babam zamanların arkasında ölüdür. Gökyüzü maviydi babam öldüğünde, Annem habersizce uykudan fırladı, kız kardeşim ansızın
Reklam
Ait'siz
Göz yaşı ne renk? Siyah mı? Kırmızı mı? Acı ne demek? İnsanın canını ne acıtır? Hatırlıyorum kendimi. Sadece ben varım. Esen rüzgarın mırıldandığı bir şarkıyım ben. Ruhum var ama bedenim yok. Anlatacak hikayelerim, söylenecek şarkılarım var. Hatırlamıyorum geçmişi, bugünü, geleceği de. Eve geldiler, şarkı söylüyordum. Mutluluğun ne olduğundan emin olmadan paylaştım insanların üzgün sevinçlerini. Üzüntüleri beni çevrelerdi. Onların kederi, dudaklarıma tebessüm, sesime engel oldu. Sonradan sessizleştim ama gülümsedim. Süslediler beni beyazla. Saçlarıma boncuklar taktılar, şarkılar söylediler ertafımda. Annem geldi. saçlarımı taradı usulca. Kahverengi saçlarımı. Tek kelime etse binbir parçaya ayrılacak değerli bir hatıra gibi tutuyordu parmaklarının arasında. Anne eli değdi saçlarıma, yumuşadılar, rahimdeki bebek gibi kıvrılıp, masumlaştı saçlarım omzumun iki yanına düşerken. Annemim gözyaşları şarkı söylüyordu, tararken onarı, sonra alnıma bir öpücük kondurdu, kırmızı örtüyle kapadı yüzümü. Ablam elime bir demet çiçek tutuşturdu özlemle, beyaz elbisemi düzeltti. Kadınlar şarkı söylemeye başladılar ağlayarak. Ağlamalarını istemezdim. Ben ağlamıyordum. Sonrası karanlık. Kapattılar tabutun üstünü. Batan güneş gibi ışıksızdım artık. Karanlıkta boncuklar sarıldılar bana, çiçeklerim ışık saçtı etrafa. Gözyaşının rengi yoktu, rüzgarın da bedeni. Benim de bedenim yoktu. Sadece şarkı mırıldanan ruhum vardı artık.
Bir Yudum Kitap
Srebrenitsa Soykırımında hayatını kaybeden 1 günlük Fatima Muhiç'in ve alçakça katledilen 8372 Bosnalının anısına... Bazen öyle çirkinleşiyor ki dünya; insan şikâyet ettiklerinden, mesele ettiği konulardan utanıyor. Neler oluyor bize derken, ne olmuştu bize demeyi unutuyoruz da, bütün bunlar bu yüzden tekerrür ediyor. O vakit, affedin fakat
Çocukluk Sevinci :
Mutluluk mu? En son annem oyuncak bebek/babam oyuncak araba aldığında yaşamıştım o duyguyu.
Olay şöyle oldu Hakim Bey ben anlatayım en baştan; İnsan çocukken, anasında babasında ne yoksa onu arıyor demek ki. 14-15 yaş da çocuk yaşı bence. Annem sürekli bir evi çekip çevirme telaşında, baba desen ne iş bulsa onun peşinde, kolay değil evde kaç nüfus onun eline bakıyor. Yani evde a’federsin aşk yok Hakim Bey. Zaten daha yeni genç
Reklam
163 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.