Ahab bir akşam dostlarını akşam yemeğine çağırıp onlara yumuşacık bir et kızartmak istemiş. Ama birden tuzu kalmadığını fark etmiş. Oğlunu yanına çağırmış. -‘’Köye git de tuz al. Ama gerçek bedelini öde. Ne daha az ne de daha fazla. Oğlu şaşırmış. - ‘’Fazla ödememem gerektiğini anlıyorum baba, ama pazarlık edebileceksem neden paradan biraz tasarruf etmeyeyim ki?’’ - ‘’Büyük kentlerde böyle yapabilirsin. Ama bizim ki gibi bir köyde bu çirkin bir şey olur.’’ Oğlan başka soru sormayıp gitmiş. Bu konuşmaya tanık olan konuklar oğlanın tuzu neden daha ucuza almaması gerektiğini öğrenmek istemişler; Ahab da bunun üzerine; - ‘’Tuzu ucuza satanın acilen paraya ihtiyacı var demektir.’’ demiş. Bu durumdan yararlanan kişi, bir şey üretmek için alnından ter akıtarak çalışmış olan adama saygısızlık etmiş olur.’’ - ‘’Ama bir tutam tuzun köye ne zararı olabilir ki?’’ - ‘’Dünya kurulduğunda haksızlık da bir tutamdı. Ama her yeni kuşak, ne önemi olur diye düşünerek biraz biraz üstüne ekledi, görün bakın şimdi ne durumdayız.’’ Şeytan ve Genç Kadın, Paulo Coelho
Yakın Tarihin Gerçekleri / İlber Ortaylı
BİZİM ÇOCUKLAR NEDEN OKUMAZ? Okumayan bir toplumuz, sanatçımız, teknokratımız, bürokratımız, hekimimiz, yargıcımız, öğretmenimiz, işadamımız, askerimiz, sivilimiz, dahası bilginlerimiz ve de maalesef öğrencilerimiz hep az okuyor. Üniversitede önerdiğim en kısa makaleleri bile öğrenci çoğunluğu tarafından pek iltifat görmediğini
Reklam
Yusuf Kaplan
Önümüzü açacak bir öncü kuşak için 100 Kitaplık Okuma Listesi 20 Kasım 2016, 04.00 Yusuf Kaplan Yusuf Kaplan Tüm Yazıları Bu ülkedeki eğitim sistemi pozitivist, ezberci ve hâlâ Batı-merkezci. Kendi dünyamızı, tarihimizi, toplumumuzu bile seküler-Batılı perspektiflerle öğretmeye kalkışıyor çocuklarımıza. Ödünç akılla, ödünç bir
Yıllar öncesinde bizim apartmanda aynı dairede kalan üç tane şizofren vardı. Aslında bir tanesi sonradan geldi. Adamları bir görseniz o kadar kibar konuşurlardı ki insanlarla, çok çabuk sempati kazanırlardı. Oturmasını kalkmasını bilen, aklı selim insan gibi davranan şizofrenlerdendi. Bakımlılardı da. Giyimlerine kuşamlarına, kişisel bakımlarına
Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk’ün 30 Ağustos 1922’de kazanılan Büyük Zafer’in 2. yıldönümünde 1924 yılında Dumlupınar’da yaptığı konuşmadan alıntı paragraflar: “Bilmeyen kalmamıştır ki: Ulusumuz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları
2018 yılının öncelikle tüm arkadaşlarıma,ülkemize ve tüm insanlığa barış,huzur ve mutluluk getirmesini ve insanlığın çektiği tüm acılara son vermesini diliyorum. Bu gece nedense eski o güzel PTT (pijama, terlik,televizyon ) yılbaşı gecelerimiz aklıma geldi. Ve yine öyle takılmak istedim. 1990 yılbaşına gittim. O günlerde ne kadar gençmişiz ve sanatçılarımız da ne kadar gençmiş. Tabii ki sitemizdeki bir çok arkadışımız o yılları ya hatırlamayacak kadar küçük yaşlardaydı ya da henüz doğmamıştı. Bu yüzden o dönemdeki sanatçıları tanımalarını beklemiyorum. Ama bizim kuşak için özellikle bir kısmı bugün için hayatta olmayan sanatçıları hatırlamak ve o günleri nostaljik olarak yad etmek isteyenler için, ayrıca bizlerden çok genç yaşlarda olanlar için de ilgilerini çekerse diye linki veriyorum. Herkese tekrar mutlu yıllar diliyorum. youtube.com/watch?v=__3PzQB...
Reklam
164 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.