“Ne güzel zamanlardı.
Bütün yakışıklı adamlar Ayhan Işık ya da Kadir İnanır’a benzerdi. Güzel kadınlarsa, Türkan Şoray ya da Hülya Koçyiğit’e.
Bahçıvanlar Sami Hazinses’i, fabrikatörler Hulusi Kentmen’i, evlenmemiş kızlar Mürüvvet Sim’i, şoförler Kadir Savun’u, mahalle meyhanecileri Nubar Terziyan’ı, Adanalı pamuk tüccarları Vahi Öz’ü, fettan kadınlar Suzan Avcı’yı, kötü adamlarsa Erol Taş ya da Ahmet Tarık Tekçe’yi andırırdı. Ama onların bile içlerinde bir iyilik ışığı olur ve mutlaka insafa gelirlerdi.
Mahalleli sevinçte, kederde, düğünde dernekte, hastalık ve sağlıkta beraberdi. Kimse davet beklemez, üzerine düşeni yapardı. Zengin fakir ayrımı yapılmaz, zenginliğiyle övünmek görgüsüzlük sayılırdı.
Tüm bu güzellikler o insanlarla birlikte gittiler…”
Ayhan Şengün