Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ızdırâb çeken kardeşim! Bu dünya eğer dâimî olsaydı ve yolumuzda ölüm olmasaydı ve firâk ve zevâlin rüzgârları esmeseydi ve musîbetli, fırtınalı istikbâlde manevî kış mevsimleri olmasaydı, ben de seninle beraber senin hâline acıyacaktım. Fakat mâdem dünya birgün bize "Haydi, dışarı!" diyecek, feryâdımızdan kulağını kapayacak; o bizi dışarı kovmadan, biz bu hastalıklar îkazâtıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz.
Sonsuz ayrılıktır, geçmez zaman Her gece hep aynıdır Fırtınada, ak ayazda Sürgün her yerde hep yalnızdır Gül açsa da, kuş uçsa da Görmez, dargındır Her durakta, her uykuda Sürgün her nefeste yalnızdır Her şafakta, her yudumda Hasret sancıdır
Aysel Gürel
Aysel Gürel
🎵
Reklam
İnsan içinde yaşadığı ânı derinleştirmeyi zamanla, yani zamanı azaldıkça öğreniyordu. Sonra açtı gözlerini. İçi huzur ve mutlulukla dolmuştu. Ne zamandır uyandığı en iyi sabahtı bu. Güneş ufuk çizgisinde uçuk kızıllığıyla kendini göstermeye başlamıştı. Denize vuran incecik altın teller kopkoyu bir lacivertliğin üzerinde kılcal çakımlarla titreşip duruyordu. Yelkenlerini dolduran cömert ve hafif rüzgârla körfezin durgun denizini yararak ilerliyordu kadırgaları; açık denizdeki nice fırtınaya bu sert mizacıyla dayanan kadırgaları… /Murathan Mungan
Yağmur
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
YAĞMUR Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Bazen kendine âşık deli bir fırtınaydım Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü Mazluma sürgün evi; zâlime cihan düştü Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara Bir belâ tünelinde ağır imtihan düştü
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Reklam
460 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.