Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir not (⁠◔⁠‿⁠◔⁠)
Çevremde ki herkes "hız " derdinde; hızlı okuma, hızlı öğrenme, hızlı yeme içme, hızlı ulaşım sağlama .... Ben ise tam tersine yavaşlamayı tercih ediyorum. Mesela kitabımı yavaş yavaş; satır satır okuyorum, ders mi çalışacağım sindire sindire çalışıyorum, bir yere mi gideceğim havanın tadını çıkarttı çıkarta; etrafı seyrede seyrede gidiyorum. Ömür zaten cok hızlı tükeniyor, bir de ben hızlandırmak istemiyorum.
Hız Kapitalizmi’nin büyümesiyle görselleşen medyanın giderek hızlanması ve parçalanması, insanların karmaşık kitapları başından sonuna kadar okuyacak denli yoğunlaşmalarını ve tahammül göstermelerini her geçen gün daha da olanaksız hale getirmektedir.
Reklam
Zamanın ruhu
Malum, Proust'un Swannların Tarafı bitti. Muhammed Ali'den sert bir sağ kroşe yemiş gibi oldum kitaptan sonra. Cidden kaliteli ama oldukça ağır akan bir kitap. Tespitler çok güzel olsa da betimlemeler bezdirici. Kayıp Zamanın İzinde serisinin ikinci kitabına başlayacağım ama gün içinde elim bir türlü gitmedi kitaba. Aynı anda Seray Şahiner'in Antabus kitabına başlamıştım ve oturdum "eğer o roman ise bu ne, bu roman ise o ne?" sorusunu sorup duruyorum kendime. Yanlış da anlaşılmasın, Antabus'u okuması çok kolay olsa da yine de gerek dili, gerekse de ele aldığı mesele itibariyle çok kaliteli ve çok da keyifli bir kitap. Sanırım mesele "zamanın ruhu"yla ilgili. Her iki roman da zamanının ruhunu yansıtıyor. Biri bezdirici ölçüde yavaş ama dipsiz bir kör kuyucasına derin, diğeri oldukça keyifli ama modern bir futbol maçıymışçasına hız ve skoru öncelleyen bir yapıda örülmüş.
Kendime not..
Ve her şey kötü gittiğinde dahi.. Çok dertlendiğinde dahi.. Unutma.. Gidecek hep daha fazla yol var.. Her şeyi gördüm, yaşadım daha ne olabilir ki dediğin anda.. Öyle tuhaf şeyler yaşatır ki bu Dünya, bu gezegen... Sen.. Daima, hız kesmeden yoluna devam et..
Mescid-i-Aksa Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu Varıp eşiğine alnımı koydum Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu Gözlerim yollarda bekler dururum
Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum ikimizi de aşar, o kapının ardındaki masal bense yüreğimin bu hallerinden korkar, kalırım bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi geçip giden yüzlerine bakar kalırım Ömrün kısalığı çarpar camlara ateş hızla yayılır içerilere Akşam olur, evler dolar boşalır acıyla erir, yüzüne aşık çocuk Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum İkimizi de aşar, o kapının ardındaki masal
Cezmi Ersöz
Cezmi Ersöz
Reklam
Evrensel Problem
Hız ve görsel üzerine kurulu bir çağdayız. Herkes birini bekliyor ama birbirini bekleyen kimse yok artık. Kimse aşk acısı da çekmiyor. Kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya mevzusuna geliyor konu. Derinlik kalmadı yüzeyde boğuluyoruz gibi geliyor bana çünkü çok seçenek var algısına sahibiz. Halbuki hepimiz bence benzer insanlarla aynı döngüde aynı paradoks yaşıyoruz. Kayboluyoruz gibime geliyor. Bilmiyorum mesela artık biri yakışıklı ya da güzel değilse onu tanımaya değer bile görmüyoruz. Ya evet, hepimizin sonsuz sayıda gidebileceği bir yeri var ama nerede kalacağız? Nerede kalacağız asıl problem? Esas problem bu değil mi? Bence hepimiz sanki bir şey arıyoruz ama belkide bizi zaten çoktan bulmuş olan bir şeyi arıyoruz. Kuyucaklı Yusufta şey yazıyordu: iki insanın karşılaşması kadere bağlıdır ama yan yana kalmalarını onların gayreti sağlar. Şuan filtrelerin personaların çarpıştığı bir dönemden geçiyoruz. Kimse doğallığı ile sadeliği ile parlamıyor artık.
Aytuğ Akdoğan
Aytuğ Akdoğan
Batı devletleri birer birer Filistin devletini tanıyor, İsrail'le olan ticari ilişkilerini azaltıyor, İsrail'e silah satışını tamamen durduruyor (Amerika dahil şantajda bulundu), tüm büyük üniversitelerde protesto yürüyüşleri hız kesmeden devam ediyor. Bu başarı sivil toplumun başarısıdır, insanlığın adına merhamet denen içgüdüsünün galibiyetidir. İnsanın kötücül doğasına rağmen iyiliğin de bazen kazanabileceğine dair bir umuttur. Ekim'den itibaren batı medyasının yaptığı yalan haberler sosyal medyanın gücü sayesinde tutmadı. İlk aylarda Hamas saldırısı bahanesiyle manipüle edilseler de sonradan tüm İsrail gerçeği açığa çıktı hamdolsun. Kafasını kuma gömenler (İslamofobikler ve geçmişteki soykırımlarının utancıyla bir ömür İsrail'e biat etmek zorunda olan Almanlar) dışında herkes her şeyin farkında. İslam'la hiçbir ilişiği olmayan insanlar bile İsrail ürünlerini boykot ediyor, sanattan spora her yerde İsrail savunucularını cancel'lıyor. Her şey çok daha güzel olacak, İsrail'in geçmişten günümüze yaptığı zulümlerin cezasını tarihte soykırımcı olarak anılmak başta olmak üzere her şekilde ödeyecek. Yahudiler için artık çıkış yok. 1 eylülden sonra nasıl Müslümanlar yıllarca"Müslümanım ama terörü desteklemiyorum" defansında bulunmak zorunda kaldıysa Yahudiler de yıllarca "Yahudiyim ama valla billa siyonist değilim abi" açıklamasını yapmak zorunda kalacak.
AŞTİ ile toksik ilişkimiz hız kesmeden devam ediyor. 👌🏻
İnsan Yazıktan Yapılmış Kazıktır
ÜÇ GÜNLÜK HÜLYA İÇİN KURULAN SÜRAT KÖPRÜSÜNÜN ADIYDI DÜNYA... BUNCA HIZA, BUNCA HIRSA DEĞER MİYDİ ? YAHUT HIZ DEDİĞİN SONSUZLUKLA AŞIK ATABİLİR MİYDİ ? KÖPRÜDEN GEÇERKEN YANIMIZA ALACAKLARIMIZ BELLİYDİ; BİRAZ GÖZYAŞI, BİRAZ İYİLİK VE DE BİRAZ TEBESSÜM.LAKİN BİZ BU KÖPRÜYÜ; KÖTÜLÜKLERDEN VE NEFRETTEN YEMLENMİŞ SAHTE ATLARLA GEÇMEYE KALKINCA YIKTIK ONU... DÜŞTÜK, GÜNAHTAN ERZAĞIMIZA SARILIP YANDIK... NE BU SÜRAT KÖPRÜSÜNÜN NE DE SIRAT KÖPRÜSÜNÜN HAKKINI VEREBİLDİK... BİR PİYONDUK, İLAHİ FERMANI UNUTTUK... İŞVELİ AYNALARDA KENDİNİ ŞAH SANAN; ŞAHDAMARINA BİLE HÜKMEDEMEYEN İNSAN ! ▪︎Hüseyin Arlı
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.