aşk yoktur zırvavalar vardır
2010 yılıydı karşı liseden bir kıza aşık oldum o zamanlar MSN’den tanıştım bir şekilde iletişime geçtim onun için okulu ekip devamsızlıktan sınıra dayandım gençliğin verdiği duygular çok şiddetlidir sanki onda bi şey varmış gibi hep onla olmam gerekiyor part time çalıştığı yerden bile ayrılmıyorum sürekli sohbet edip okulu kırıyordum sonuç haziranda herhalde İstanbul’a gitti okumaya yine iletişim kesilmedi öyle ki tüm seçimleri hep ben hariciydi bunun sebebini hiç merak etmedim babasın bile hangi kahvede olduğunu bilip başka sokaklarda gezmemize rağmen üçüncü adamdım bunu bazı sabahlar harici ve sonra sürekli sabahlar harici aklıma gelmezdi o o artık İstanbul’daydı marx okuyordu ismet özel okuyordu canon fotoğraf makinası vardı iletişim hiç kopmadı ama artık o da benim tercihim değildi kader olarak dost olduk hayatın normal akışı devam ediyordu şimdi çok sıradan biri oldu hayat değiştiyor belki tarihi bir hatadan kurtulduk
Edebiyatta aşk her zaman vardır. Dönemlere ve akımlara bağlı olarak bazen çok bazen az ele alınsada aşk edebiyatın en temel konusu olmuşdur. Aşk olmasaydı edebiyatda olmazdı diye düşünenler de var,
François de La Rochefoucauld
François de La Rochefoucauld
gibi bunun tam tersini savunan insanlar da. Aşk edebiyatı çok iyi besleyen bir konudur.
Reklam
Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kağıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Tam zamanı dediğin şeylerin hiç de zamanı olmadığını fark ettiğinde; zamana en uygun şeyin ölüm olduğunu anlıyorsun . Ve ölümün zamansızlık değil de çağa en uyacak şeye dönüştüğünü görmek ; bir gün doğumu manzarası izlemek gibi, zamansız fakat güzel. Acılarından mutlulukları çıkardığında eksilere düşmüyorsun artık banka hesapların gibi; hep yastık altında saklanacak bir acın kalıyor günden güne değersizleşen. Bir gün uyanıyorsun, bir daha uyanmamaya yemin eder gibi, etrafa saçılmış sözcüklerle dolu bir odada, senin için ne saklanacak kadar kıymetli ne de çöpe atılacak kadar kıymetsiz artık hiçbir şey, her şey boş bir odada saklanıp yüzüne bakmamalık; sevdiğin kadın bile. Ne onu göze alabiliyorsun ne de onu aşk sandığı şeylerin fırtınasına bırakmayı. Ah bu sarhoşluk sonrası uyanışları, ah acı gerçeklerin üstündeki perdeyi kaldıran şey, ne gerek vardı bu kadar intiharlık dert edinmeye? Ne gerek vardı bu kadar unutamamaya her şeyi... Şimdi yaşadığına değdi mi?
Şanlıurfayla ilgili aşağıda bir şiir yazdım. Bu tarihi şehiri hiç görmedim ama tarihini, kültürünü çok iyi bilirim. Bu güzel şehirden hiç kimseyi tanımam bilmem ama her hangi bir şanlıurfalının saflığını, mertliyini, insaniyetliğini çok iyi tanır, bilirim. Umarım bir gün aşık olduğum bu şehri görme şerefine erişirim. Şiir yazarken ne yazdığın
telkin et beni bu aşka ya da bırak kirpiklerin parçalasın sinemi suyun kudretine ekmeğin bereketine ateşin hükmüne yemin ettim toprağı d’eşen bilge karıncalara peygamberi gizleyen örümceğe özendim
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.