Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kırıntı ya hürmeti olmayan Ne bilsin -kuşun- kıymetini.." 🥀
Kendini pazarlamaya çalışan kocasını öldüren Çilem Doğan'ın tarihi savunması : Şu adliye koridorlarında yüzüm mor şekilde çok dolaştım koruma kararları için . Başka bir seçeneğindeki kalmamıştı . Bir de ne yalan söyleyeyim, hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. O ölmese ben ölecektim. O size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti. Kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti. Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. Biraz yan gülmüşüm. Belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti. Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti. Siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama. Oysa namus benimdir Hakim Bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.
Reklam
OYSA NAMUS BENİM
"OYSA NAMUS BENİMDİR HAKİM BEY, BİR KAĞIDA İMZA ATTIK DİYE KİMSELERE BIRAKMAM!" #ÇilemDOĞAN Kendisini pazarlamaya çalışan kocasını öldüren Çilem DOĞAN'ın tarihi savunması: - "Erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok, annem apar-topar bu tişörtü bulabilmiş. Bir de ne yalan
ŞİİRLENDİKÇE Susmaya ihtiyaç duyarız Konuşmaya özgürlük Ya şiirlere? Yaşadıkça yazmak Yaşadıkça taşmak isteriz dizelere Şiirlendikçe susarız Şiirlendikçe acıkırız şiire
#EmineBulut
Kendisini pazarlamaya çalışan kocasını öldüren Çilem Doğanın tarihi savunması ; . " Erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok, annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. Bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. Şu adliye koridorlarında yüzüm mor şekilde çok dolaştım koruma kararları için. Başka bir seçeneğim kalmamıştı. O ölmese ben ölecektim. O size beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı benim patlıcan fazla pişti diye perdeler azıcık kirlendi diye masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti. Kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti. Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. Biraz yan gülmüşüm. Belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti. Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti. Siz onu 3-5 yılla yargılayıp namusu kirlendi diye mazur görüp yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama. Oysa namus benimdir Hakim Bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam."
Anca bu kadar güzel anlatılırdı
Kendisini pazarlamaya çalışan kocasını öldüren Çilem Doğan'ın tarihi savunması: "Erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok, annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. Bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. Şu adliye koridorlarında yüzüm mor şekilde çok dolaştım koruma kararları için. Başka bir seçeneğim kalmamıştı. O ölmese ben ölecektim. O size beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı benim patlıcan fazla pişti diye perdeler azıcık kirlendi diye masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti. Kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti. Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. Biraz yan gülmüşüm. Belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti. Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi "namusumu temizledim" diyecekti. Siz onu 3-5 yılla yargılayıp namusu kirlendi diye mazur görüp yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama. Oysa namus benimdir Hakim Bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam."
Reklam
Sen kırıntı dersin, Oysa o bir kuşu doyurur..
En büyük varlığım saçlarımdı. Severdim onları tamam istediğim gibi modeller şunlar bunlar yapamazdım ama severdim ya . Bakınca annem gelirdi aklıma bir zamanlar deyip çok dalıp gittiğim olmuştur . Saçlarım umudum olmuştu her zaman . Ben üzgünken oturur saçlarımla oynardım belkide bazı yoklukları gidermek için yaptığım bir şeydi bilmiyorum. Şimdi benim umudum yok denecek kadar az . Bazen diyorum ya kızım acaba sen mi çok takıyorsun . Herkes gibi kökü sende takma be gülüm derken bile buna benim inancım bile yok . Kökü olsa ne olur bir kere gitmiş onlar. Gidenlerin ardından gözyaşı döktükten sonra onlar geri geliyor ama ben eski ben olmuyorum . Bunu hiç kimse anlamıyor .. Üzgünüm anne ben senin emanetini yerinde tutamadım … Neyse çay bardakta soğumadan Yaş gözden düşmeden Kırıntı olan umut solmadan Kalkıp ayaklanmalı … 14.23
Çeviri Kıyası 1
İki çeviri hakkında ne düşünüyorsunuz? Kitap İnsancıklar. 1) Can Yayınları, E-kitap sayfa 60, Sabri Gürses çevirisi Bir yurttaş için en büyük iyilik nedir? Evstafi İvanoviç’le yaptığımız özel bir görüşmede, bir yurttaşın en büyük iyiliğinin para saklayabilmek olduğunu konuştuk. Şaka yollu şöyle dedi kendisi (şaka olduğunu biliyorum), kimseye
799 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.