Sümbül Sinan Efendi talebelerine kırda çiçek toplama işi vermiş.
Talebelerin hepsi güzel renkli kokulu çiçekler koparıp getirmişler bir tek Müslihiddin Musa Efendi bir kuru papatya getirmiş, diğer talebeler gülmüşler.
Müslihiddin, neden bu kuru papatya diye sormuş hocası.
Ben bütün çiçeklerin yanına yanaştığımda onları Allah’ı zikrederken görüp duyunca onları koparmaya kıyamadım, ancak bu kurumuş papatyayı getirebildim, bunun zikri durmuştu onu koparıp size getirebildim, demiş.
Yine bir gün Sümbül Sinan hazretleri sorar dervişlerine:
Sizlerin elinize Allah'ın yaratma kudreti verilseydi ne yapardınız?
Birisi, iyileri çok yaratırdım, kötüleri az yaratırdım, diğeri kötüleri hiç yaratmazdım gibi her biri bir yandan bir şeyler söylüyorlar.
Sıra Müslihiddine gelince der ki:
Efendim bir kötü ölünce bir kötü, bir iyi ölünce de bir iyi yaratırdım. Allah'ın nizamı neyse onun üstüne nizam olmayacağı için aynen muhafazaya gayret ederdim.
Allah'ın her yarattığıyla kurduğu bir denge var ben neyi yok etmeye çalışıp da o dengeyi bozayım, demiş.
Bunun üzerine hocası senin adın merkez olsun tam ortada düşünüyorsun demiş ve adı Merkez Müslihiddin Musa olmuş.
Ayrıca kendisi doktordur ve Kanuni Sultan Süleyman’ın da hem mürşidi hem doktorudur.