Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kıbrıs tamamen 1 Ağustos 1571'de fethedildi. Bu olay üzerine Haçlılar İnebahtında Osmanlılar ile karşılaşmaya karar verdiler. 7 Ekim öğle vakti Savaş başladı fakat haçlıların daha güçlü olması sebebiyle savaş ağır bir yenilgi ile kaybedildi. Öyle ki Osmanlı donanmasından 20.000 asker şehit olmuş 3845 askerde haçlılara esir düşmüştü. Bunun karşısında haçlı donanmasının sadece 8000 askeri ölmüştü 21000 de yaralıları vardı. 7 Ekim 1571 de başta Venedik olmak üzere birçok Hristiyan ülkesinde bayram günü olarak kutlandı. İtalya'da bu zafer büyük bir şölenle kutlandı. Zafer anısına heykeller ve resimler yapıldı. Yenilmez denilen Türk yenilmiş, Osmanlı'nın yenilmezlik efsanesi bitmişti. İstanbul'un fethinden sonra bir türlü durdurulamayan Osmanlı imparatorluğuna ilk defa büyük bir darbe vurulmuştu.
Herkes İçin Kısa Osmanlı Tarihi
Herkes İçin Kısa Osmanlı Tarihi
(Alıntıdır)
"Filistinliler de topraklarını satmasalardı!" diyen sığ bakışlı insanlara birkaç lafım var. Bu yazımı dilediğiniz gibi paylaşabilirsiniz. Bu algının kırılması gerektiğini düşünüyorum. İlber hoca da “satmışlardır, satmadı diyen zır cahildir / satıp satıp Beyrut’ta yemişlerdir” derken aslında konuyu cevaplamış. Bir detay var o cevapta:
Reklam
twitter.com/kayamerthasan_/... Zekâ ve Bilgi Doğru Kullanılırsa Değerli Benim için önemli olan dayak yemen yememen ya da bayrak sallaman, düdük çalman değil. Böyle hocandan aferin alıp uyanıklığını şirinlik muskan altına süpürüp doğan görünümlü şahinlik yapman da değil. Burada iki hanzoluk var: Birincisi;
Haçlılar ve Yahudiler Her Şeye Sömürü Gözüyle Bakar
Haçlılar ve Yahudiler sömürmek için; Osmanlılar ise ilahi nizam için fetihler yaptılar. Haçlılar ve Yahudiler insan, hayvan eşya ne varsa sömürü kaynağı olarak bakarken; Müslümanlar ise Allah’ü Teâlâ’nın bir emaneti olarak görürler. Haçlılar ve Yahudiler sadece dünya menfaati gözetirken, Müslümanlar sadece ve sadece Allah’ü Teâlâ’nın rızasını gözetirler. İçimizdeki Yahudi ve Haçlı uzantıları da onlardan aldıkları dünyalıklar için onların emirlerini yapıyorlar. Aziz milletimizin kutsalına saldırıyorlar. Yâ Rabbi! İslâmiyet’i ve vatanımızı yıkmak isteyen dış ve iç güçleri ıslah eyle! Islah olmayacaklarsa “El KAHHAR” ismi şerifinle kahrı perişan eyle! “Âmîn!”
Osmanlı Devleti’ni Yıkan Güçler İle Türkiye’yi Bölmek İsteyen Güçler Aynı Yazar: Yaşar AKKAŞ Osmanlı Devleti 1299 yılında kurulduğundan beri Avrupa, Asya ve Afrika’da genişlemeye devam ediyordu. Avrupalılar Osmanlı’dan öyle korkuyorlardı ki çocuklarını bile “Türkler Geliyor!” diye korkutuyorlardı. Nihayet 1699’da başlayan 2. Viyana Kuşatması
Viran Şehirden Cihan Şehrine......2 Bizans’ın Konstantinopolis’ini, Osmanlı İstanbul’u yapan şehrin fatihi Sultan İkinci Mehmed, yıllardır hayalini kurduğu övülmüş beldeyi o kadar harap bulur ki dudaklarından şu beyit dökülüverir: “Perdedâri mîküned der kasr-ı Kayser ankebût / Bûm nevbet mîzened ber kubbe-i Efrâsiyâb” (Kayser’in kasrında örümcek perdedarlık ediyor, Efrasiyab’ın kubbesinde de baykuş nevbet çalıyor.) Devrin tarihçilerinin de desteklediği, şehrin bu hâl-i pürmelâlinin sebebi, 1204’te haçlıların İstanbul’u işgali idi. Haçlılar burada, 1261’e kadar Latin İmparatorluğu adıyla 57 yıl sürecek bir hâkimiyet kurdular. Bu süre zarfındaki yağma ve tahribat yüzünden şehir çok zarar gördü. Fetih öncesinde büyük ve köhne bir köyü andıran İstanbul, Osmanlılar ile tarihinin altın çağlarına doğru bir yolculuğa çıktı. Fatih Sultan Mehmed, fethettiği şehri bir taraftan imar ederken diğer taraftan iskân faaliyetlerini başlatmış; İstanbul’un ilim, irfan ve sanat merkezi olmasına gayret göstermişti. Çünkü sultan, şunu çok iyi biliyordu: Bir yeri sadece süslü yapılar, ihtişamlı binalarla güzelleştiremezsiniz. Şehre ruh katan, aynı zamanda medeniyeti inşa eden, o şehirde yaşayanlardır. Sağlam temeller üzerine oturtulan Osmanlı İstanbul’unu daha da güzelleştirmek için âdeta hayır yarışına girildi. Saltanatları boyunca başta padişahlar olmak üzere valide sultanlar, paşalar ve vakıf kurumları eliyle dünyanın kendine hayran olduğu bir şehir inşa edildi. Ve bu hâl, Devlet-i Aliyye’nin son devrine kadar devam etti....Devam ediyor
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.