Taksitle Ev Sahibi Olma Yalanı
Kiracıların taksit planıyla alıcılara dönüştürülmesi, belirli bir yıl boyunca ödenen belirli taksitlerin bir evin satın alınma bedeli olarak kaydedilmesi, böylece belirli bir zaman sonra o evde oturanın ev sahibi haline gelmesini öneren Proudhon; devrimci olarak kabul ettiği bu yöntemi, bütün ülkelerde, kirayı artırarak evlerin değerlerini de iki veya daha fazla katına çıkmasına sebep olan spekülatörlerin bir varlığın değerini şişirme spekülasyonu olduğunu görememişti. Konut Sorunu, Friedrich Engels
ACI GERÇEK Doç. Dr. Şafak Nakajima Hırs, açgözlülük ve ahlaksızlığın eseri olan yolsuzluk, uygarlığın ortaya çıkışından beri akrabalık, etnik köken, hemşerilik, ortak geçmiş, okul ilişkileri, ortak çıkarlar, dostluk, siyasi ve dini bağlar aracılığıyla tüm dünyada varlığını sürdüren acı bir gerçeklik maalesef. Halkın yoksullaşması, eğitim
Reklam
❝Eceli gelen yatağında da ölür.❞
☆☆☆ Flagellum Dei (Tanrının Kırbacı) Başbuğ Atilla ☆☆☆
"kırk kırılır da insan kırk kıranı sever yine..."
"Sana olan aşkım mahşerde biter, eceli düşünme çekinmeden gel..."
“… Yakın olan demek el altında, aşina olunan, alışılmış, açık şekilde bildik olan şeydir. Her gün görülen, rastlanan, uğraşılan ya da etkileşime girilen, alışkanlık haline gelmiş ve her gün yürüttüğümüz faaliyetlerle iç içe geçmiş kimse ya da şeydir. “Yakın,” insanın içindeyken kendini evde hissedebildiği yerdir. Olmaz ya, olsa bile, kişinin içinde kendini nadiren yitirdiği, nasıl konuşup nasıl davranacağını nadiren bilmediği bir mekândır. “Uzak” (?gurbet) olan ise kişinin ancak zaman zaman girebildiği ya da hiç giremediği, içinde kişinin öngöremediği ya da kavrayamadığı şeylerin meydana geldiği ve o zaman da nasıl tepki vereceğini bilemediği bir mekândır: Kişinin hakkında çok az şey bildiği, fazla bir şey bekleyemeyeceği ve özen gösterme yükümlülüğü hissetmeyeceği şeyleri barındıran bir mekândır. İnsanın kendini “uzak” bir mekanda bulması cesaret kırıcı bir tecrübedir; “uzaklara” açılmak demek, idrak sınırlarını aşmak, yersiz ve dayanaksız kalmak, sıkıntıya ve korkulan kötülüklere davetiye çıkarmak demektir…“Uzakta” olmak sıkıntı içinde olmak demektir. Bu yüzden akıl, hile, beceri ya da cesaret ister… Oysa “yakın”lık fikri bir sorunsuzluk timsalidir; acı çekmeden edinilmiş alışkanlıklar iş başındadır ve alışkanlık olduklarından, ağırlıklarını hissettirmez, çaba istemez ve endişe yüklü tereddütlere mahal vermezler. “Yerel cemiyet” olarak biline gelen şeyi var eden, “burası” ve “orası,” “yakın” ve “uzak” arasındaki bu zıtlıktır. Zygmunt Bauman
45 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.