CEHALETE ÖVGÜ... Sonunda bu da oldu. Adamın biri çıktı. Cehalete övgü düzdü. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı, hafta içinde katıldığı bir TV programında diyor ki: - Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni hafakanlar boğuyor. Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Sayın Rektör Yardımcısı daha ileri gidip ekliyor: - Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış, hatta ilkokul bile okumamış olanlardır. - Okumuşlardan korkuyorum, pratikte en tehlikeli kesim üniversite mezunlarıdır. - Erdoğan giderse başımıza felaket gelir. Doğrusu Sayın Arı’ya teşekkür etmek gerekir. Çünkü cehalete övgü 2016 Türkiye’sine hele hele onun üniversitesine çok yakışır. Cehalete böylesine meftun olmak, üniversite mezununun kafasının karışık olduğunu anlamak için bunca yıl dirsek çürütmek, unvan almak kolay değil. Gerçi durumda bir bit yeniği yok da değil. Sayın Arı üniversite mezunlarının kafasının karışık olduğunu, gerçeğe varmak için esas güvencenin cahil kesimin ferasetinde yattığını söylüyor. Eğer bu doğruysa üniversite mezunu olduğuna göre, cahil ferasetini yitirmiş olan kendisinin saptamalarına nasıl itibar edeceğiz? ALİ SİRMEN…..
Çocuklara ve kadınlara karşı işlenen cinsel suçlar ve kadına yönelik bilumum şiddet karşısındaki tepkisizliğimiz, bu konuda yargının verdiği utanç verici kararlar karşısındaki aldırmazlığımız, gerçekten hepimizin sorumlu hatta suçlu olduğumuzu ortaya koyuyor. Toplum böyle olunca, bireyler de, bu alanda gözü kara fren tanımaz çılgınlar olup çıkıyorlar. Acı şekilde göreceksiniz ki, bu alanda yargının edimlerinden de toplum olarak hepimiz sorumluyuz. ALİ SİRMEN..
Reklam
Ali Sirmen anlatıyor: Melih Cevdet Anday, Paris’te öğrenci ataşesiydi. Aslında kültür ataşesi ama, öğrenci işleri kontenjanından gitmişti. Bir gün Paris’te ufak bir kafeye oturmuş, yazı yazıyordu. Masaları küçüktür o kafelerin. Her zaman gittiği yer, her zamanki garson gelip, “Mösyö ne içersiniz?” diye sordu. Melih Cevdet, bir kahve ve su istedi. Onun hep içki içmesine alışık garson, şaşırdı, ama ses etmedi. Getirip koydu kahveyi, suyu masaya. Melih Cevdet’in yazdıkça çoğalan kâğıt destesi, küçük masada yürüyüp sürahiyi devirdi. Sürahi düşüp kırıldı. Garson koşup temizlemeye koyulurken, Melih Bey “Parasını ödeyeyim” dedi. Garson, “Olmaz Mösyö, siz müşterimizsiniz, ama görüyorsunuz, su size hiç yaramıyor!” demesin mi? Melih Cevdet Bey, eşsiz, ince bir mizaha sahipti. 1980 ilkbaharında Paris’te buluştuk. Yer, Boulevard St. Michel üzerindeki Cafe Le Lutece. Lutece, Paris’e Seine Nehri üzerindeki adalarda ilk kurulduğu zaman verilen isimdir. Julius Sezar, ordularıyla Paris’e girdiğinde kentin adı Lutece ya daLutetia’ydı. Kahvenin adı da oradan geliyordu. Melih Cevdet Bey’in Ölümsüzler adlı tiyatro oyunu da orada geçer. Oyunda ölümsüz Julius Sezar, günümüz Paris’inde, o kahvede Roma uzmanı bir tarihçiyle buluşur. Randevuya biraz geç gelen tarihçi, henüz kim olduğunubilmediği Sezar’a, “Geleli çok oldu mu?” diye sorar. Sezar, “İlk ben geldim” der. Ben de Melih Bey ile randevuma birkaç dakika gecikmiştim. Lutece’ten içeri girince, “Geleli çok oldu mu?” diye sordum, gülerek. Melih Cevdet, “İlk bengeldim” dedi. Bir an için biz de ölümsüzleşmiştik sanki… Mine G. Kırıkkanat
Bir İstanbul Sevdalısı
Ne güzel yahu. Memlekete gitmek. Şimdi daha anlamlı. Araya kitap girdi ya ondan. Kitaplı dostluklar. Birazdan toplarım eşyalarımı. Bir de İstanbul bu be. Ötesi var mı allasen? Çocukluğuma gideceğim aga. İstanbul bu. Ey büt-i nev edâ olmuşum müptelâ. Eyüp mezarlığına kesin giderim. Fatiha okurum göçenlere. Bizim sınıftaydı garibim. Okul bitti.
Ali Sirmen Cumhuriyet Gazetesi
Sevgililer Günü’ 13 Şubat 2018 Salı Yıllar önce, bir arkadaş grubuyla Fransa’nın Bretagne bölgesinin, istiridyeleriyle ünlü sahil kasabası Cancal’in lokantasına gitmiştik. Beyaz sofra örtüleri kıtır kıtır lokantadan içeri girdiğimizde suratımıza çarpan manastır yatakhanesi sessizliğini çok yadırgamış ama aldırmamıştık. Sofraya oturunca,
"Aksaçlılar Sesleniyor"
tr.euronews.com/2020/07/21/101-... Metne imza atan 101 isim şöyle: Abdullah Nefes, Abdülbaki Erdoğmuş, Ahmet Aykaç, Ahmet İnsel, Ahmet Telli, Ahmet Türk, Ali Bayramoğlu, Ali Sirmen, Altan Öymen, Arif Keskiner, Atilla Dorsay, Aydın Cıngı, Aydın Engin, Ayşe Erzan,
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.