İnsan, bazı kere, hatırına gelen bir hayâli tanıyamaz, o kadar güzeldir. Zihninden uçan bir fikre yetişemez, o kadar yüksektir. Kalbinde doğan bir hissi bulamaz, o kadar derindir. Bu acz ile bir feryat koparır, yahut pek karanlık bir şey söyler, yahut hiçbir şey söylemez de, kalemini ayağının altına alıp ezer. Bunlar şiirdir. Abdulhak Hâmid Tarhan
Abdülhak Hamid Tarhan ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nu ilk defa görenler 🙈🙌
Reklam
İnsan edince kendi kemâliyle imtizâc Tenzîl-i kadr-i âhare hissetmez ihtiyâc Abdülhak Hamid Tarhan
Lâkin Makber, edebiyat nokta-i nazarına karşı çirkin bir çocuktur : Masum fakat güzel değil; hakir bir feylesoftur. Hikmet, fakat şüpheli, kusurlu bir hüsündür. Feryat, fakat musanna, mamur bir mezardır. Hazin değil, fakat mezar; bir magrib, fakat parlak; bir güzel, fakat sevimsiz; bir şiir, fakat kafiyeli. Bunun için de beğenmem. Abdülhak Hâmid Tarhan- Makber Mukaddimesi
"Fakîrin bir eseri olduğu için Makber'i şiir diye telakki etmek isteyen, okursa, mütalaasında benim şairliğimden bir nişan bulmaz. Ancak düşünür ise, bir feryat duyar ki, isterse onu bir şiir zanneder. O feryat, beşerin aczidir. Abdülhak Hâmid Tarhan- Makber Mukaddimesi
"En güzel, en büyük, en doğru şiir, bir hakikat-i müdhişenin tazyiki altında hiçbir şey söylememektir. İnsan bazı kere hatırına gelen bir hayali tanıyamaz, o kadar güzeldir. Zihninden uçan bir fikre yetişemez, o kadar yüksektir. Kalbinde doğan bir hissi bulamaz, o kadar derindir. Bu acz ile bir feryad koparır, yahut pek karanlık bir şeyler söyler, yahut hiçbir şey söyleyemez de kalemini ayağının altına alıp ezer, bunlar şiirdir. " | Abdülhak Hamid Tarhan- Makber mukaddimesi
Reklam
40 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.