dişlerimin düştüğü yıllara daldım bugün nasıl da korkuyla sevinç arasındaydı.. ya tekrar çıkmazsa düşüncesine yepyeni bir dişim çıkacak sevinci eşlik ediyordu. annem hatırlayamadığım garip garip tekerlemeleri dua niyetine ezberletip dişimi bırakacağım yeri söylüyordu ahh yıllar geçti üzerinden tamam bi yirmi yıl geçmedi ama 14 koca yıl geçti yaşlandım mı ne hjehddhd nereden esti kafana süt dişi maceran derseniz kardeşimden tabii ki;) bugün 'anneeeeğğ düştü dişim' diye heyecanla çığlık attı. Hani bazen anneler diyor ya 'ben de çocuklarımla birlikte büyüyorum' diye sahiden galiba ben de biraz kardeşimleyken büyüyorum büyüdüğümü hissediyorum her defasında 'anne iyi ki kardeşim var' diyorum hamdolsun.. Son olarak size çok komik bir hastane anımı anlatayım ben pek diş hekimine götürülen bir çocuk değildim sağlıklıydım bu konuda sanırım ilk kez 18 yaşında üniversite 1.sınıfken gitmiştim gitmez olaydım röntgen mi ne çekeceklerdi bir aparat konuldu alt dişlerimle üst dişlerim arasına adam bunu ısırman gerekiyor dedi ben de tam anlayamadığım için adamın eli ağzımdayken nereyi diye sordum konuştuğum için doğal olarak adamın elini ısırdım akbdyrodbduekhfudidjdb rezillik cidden ne zaman hatırlasam anksiyetem tavan oluyor ne yapıyorsun abla ya demişti ben de çıkışta çok çok özür dilerim inanın bilerek yapmadım dedim aileme bunu anlattığım günden beri makarayım ağızlarında, amcam çayı püskürtmüştü o derece neyse Allah beterinden korusun ısırıp anksiyeteden bırakmayabilirdim ya da beni kuduz zannedip hastaneye de yatirabilirlerdi bu yazı niden bu ka uzun oldu bilinmez hadi Allaha emanetsiniz
Han Duvarları (Faruk Nafiz Çamlıbel)
---Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
Reklam
Ağaçlar dursun, ben gideceğim Ne kadar savrulursa savrulsun Gölgesi hep dibine düşen Rüzgarsız saçlar, akşam sokakları Kimselerin bir yerlere gitmediği Oyuğuna sızdığı sadece Koltuklar dursun, ışıksız uykular Balkon demirlerinin büyüttüğü uzaklık Şimdi hepsi birer zaman ölüsü Duvarlara yük fotoğraflar Yoksul pencerelerde gönül zenginlikleri Çiçekler dursun, yapıştırma resimler gibi İnsanı içinden yıkan Öncesiz incelikler, sonrasız gülüşler Ben gideceğim, Kalbime dek soyunarak giyindiğim her şeyi... Ah ey aynasından ırmaklar akmayanlar Beni dönecek bütün tekerlekler Ömrümü yollara yayarak seveceğim... Şükrü Erbaş.
Seattle burası: Kısa, parlak bahar birden susuverdi ve yağmurlar geri geldi. Bütün tekerlekler yavaşlamış, bütün görüş mesafeleri kısalmış, bütün modern ticari kafalar birden kendi içine dönmüş. Saatlerce sürecek bu yağmur; apartman daireleri barınak, birer kuş yuvası işlevi görecek. Damlalar her tentede, her saçakta, her antende dönüp duracak. Her şeyin içine işleyip değiştiren yağmur, tabiatla uygarlık arasındaki yarığı daraltacak. O boşlukta unutulmuş özlemler depreşecek. (T.ROBBINS/ Sirius'tan Gelen Kurbağa)
Aşk nedir? Yaradılış nedir? Hasret nedir? Yıldız nedir?" böyle soracaktır son insan ve kırpacaktır gözlerini. O zaman yeryüzü küçülmüş olacaktır, her şeyi küçülten son insan onun üzerinden sıçrayacaktır.Cinsi, toprak piresi gibidir, kökü kurutulamaz; son insan herkesten uzun ömürlü olandır. Saadeti biz keşfettik derler son insanlar ve gözlerini kırparlar.Onlar yaşanması güç semtleri terketmişlerdir zira hararet lazımdır kişiye. Henüz komşu sevilmektedir, ona sürtünülür. Zira hararet lazımdır kişiye. Hasta olmak ve kuşku duymak günah kabul edilir: sakınarak yürürler. Budaladır, buna rağmen ayakları taşa sürçen ya da insanlara takılıp tökezleyen kişi. Ara sıra bir miktar zehir: bu hoş rüyalar gördürür. Ve nihayetinde alınan fazlaca zehir, huzur içinde bir ölüm temin eder bu da. Hala çalışmaktadır kişi, zira iş eğlencelidir. Fakat dikkat edilir eğlencenin kişiyi tüketmemesine. Artık kişi ne zenginleşir ne de züğürt kalır. Her ikisine de katlanmak güçtür. Kim hükmetmek ister ki artık? Kim artık itaat etmek ister? İkisine de katlanmak güçtür. Çobansız bir sürü! Herkes aynı şeyi ister, herkes birdir: kendini farklı hisseden, gönüllüdür tımarhaneye. Bir zamanlar dünyanın tamamı çılgındı. deyip en kurnazları, göz kırparlar.İnsan zekidir ve olup biten her şeyi bilir: bu nedenle iğnelemelerinin sonu yoktur. İnsanlar hır gür halindedir hala, ancak çabuk barışırlar- aksi takdirde mideleri bozulur.İnsanın, gündüz için ayrı, gece için ayrı, küçük şekerlemeleri vardır: yine de değer verirler sağlığa. Saadeti biz keşfettik derler son insanlar ve göz kırparlar... 
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
Müzik kutusuna kilitli şekerlemeler, Kutu, müzik ve umutlar.
Reklam
264 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.