Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşamak adlı davanın yargıcı olan, Vicdan muhasebesi yapan, Kendi içinde mahkemesini kuranlardır ince ruhlu insanlar. İntihar ederek yaşamına son veren, Doğu’nun Franz Kafkası olarak bilinen Sadık Hidayet Kör Baykuş’ta ruh durumunu şu şekilde ifade ediyor: Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar. Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangınlar, duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır. Sergey Yesenin ise son şiirinde "Şu yaşamda yeni bir şey değil ki ölüm.” Der "Ama yaşamak da yeni sayılmaz kuşkusuz.” Sylvia Plath’ın son satırları ise söyledir: "Karanlığın sızdığını görüyor musunuz çatlaklarımdan? Tutamıyorum içimde hayatımı." Mutluluğun enkazına giden süreçte, Etken düşüncenin empoze edildiği döngüydü küçük çatlaklar. Etrafımızdaki insanların birleşim kümesi olmaya zorlanmış, Edilgen, kendinden uzak olan ruh sürgüne gönderilmiş. Bu noktada içe atılan en gürültülü sessizliğin yankısında sağırlaşmış. Neydi ölümün simgesi? Sonsuz bir sessizlik mi? Bağırmayı unutanların çığlıkları mı ? 𝔈.𝔇.
-ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE-
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- “Bu bir Avrupalı!” Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud
Reklam
Dünya Kadınlar Günü'ne Bir Mektup
Tarihin en suçlu bilinmeyeninden, daha çok ölümleriyle bilinene... Ben, erkek. Bir çocuktum zamanında, öyle de kalmam gerekirdi. Sonraları artık büyümem gerektiği anlatıldı. Masumluğumu kaybettiğim nokta işte tam da o kırılma noktasıydı. Anlatılması gereken hikaye ise benim değil, unutulanlara ve anlatılmayanlara ait olan yarım kalmış
Bilinmeyen Bir Erkeğin Mektubu
Tarihin en suçlu bilinmeyeninden, daha çok ölümleriyle bilinene... Ben, erkek. Bir çocuktum zamanında, öyle de kalmam gerekirdi. Sonraları artık büyümem gerektiği anlatıldı. Masumluğumu kaybettiğim nokta işte tam da o kırılma noktasıydı. Anlatılması gereken hikaye ise benim değil, unutulanlara ve anlatılmayanlara ait olan yarım kalmış
-Ama bir bilsen nasıl yüzsüz bir umudum var ölsem, ölmez .."
Ben Kimim?
Soluksuz bir gecede, karşımda duran aynanın içerisinde karanlık yansımamı dost saymışım. Gözlerimi her yumduğumda uykumu kaçıran o dostun sessizliğidir. İçimde olduğum durumun kaosuyum, üzerimden geçiyorum. Bir izdiham yaşanıyor bende... Bir anda yere serilen onca düşün katiliyim. Kendimle savaşım zalimcedir. Ölen benden bir parçadır. Susmuşluğumla haykıraşlarımın kısık haliyim. Benden gidenleri, birer birer arka bahçeme gömenim! Sabahın şafağında yeniden doğanım. Geceyi unutan o katilim hala... Sahte gülümsemelerin yüzsüz haliyim! Dolaştığım caddelerin umut toplayanıyım! Bir inanç taşıyanım ben... Ölüm ile yaşam arasında kalmış ince bir cizgiyim. Öldürdüğüm düşlerin yeniden yeşertenim! Ben acıya gülen, mutluluğa hüzünlenebilenim! Herşeye rağmen pes etmeyen bir devrimim! Ben kimim! Biliyor musunuz? Gerektiğinde acı hisseden, gerektiğinde mutluluğu paylaşabilen, kendimle meşgul olduğum kadar gerektiğinde kendimi unutabilenim. En çokta sizin gibiyim! En çokta içinizdeki o sessizliğinizim! Sizin gibi biraz gururlu, biraz utangaç, biraz deli, biraz yüzsüz, biraz mutlu, biraz hüzünlü...
Reklam
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!” Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud
Ben Kimim (paylaşır mısınız)
Soluksuz bir gecede, karşımda duran aynanın içerisinde karanlık yansımamı dost saymışım. Gözlerimi her yumduğumda uykumu kaçıran o dostun sessizliğidir. İçimde olduğum durumun kaosuyum, üzerimden geçiyorum. Bir izdiham yaşanıyor bende... Bir anda yere serilen onca düşün katiliyim. Kendimle savaşım zalimcedir. Ölen benden bir parçadır. Susmuşluğumla haykıraşlarımın kısık haliyim. Benden gidenleri, birer birer arka bahçeme gömenim! .. .. Sabahın şafağında yeniden doğanım. Geceyi unutan o katilim hala... Sahte gülümsemelerin yüzsüz haliyim! Dolaştığım caddelerin umut toplayanıyım! Bir inanç taşıyanım ben... Ölüm ile yaşam arasında kalmış ince bir cizgiyim. Öldürdüğüm düşlerin yeniden yeşertenim! Ben acıya gülen, mutluluğa hüzünlenebilenim! Herşeye rağmen pes etmeyen bir devrimim! .. .. Ben kimim! Biliyor musunuz? Gerektiğinde acı hisseden, gerektiğinde mutluluğu paylaşabilen, kendimle meşgul olduğum kadar gerektiğinde kendimi unutabilenim. En çokta sizin gibiyim! En çokta içinizdeki o sessizliğinizim! Sizin gibi biraz gururlu, biraz utangaç, biraz deli, biraz yüzsüz, biraz mutlu, biraz hüzünlü... t.me/heft_reng
Aklım mı… O,yüzsüz misali hep sende kalıyor… (CEMAL SÜREYA)
Sitedeki virüsler... Yaklaşık dört yıldır buradayım, muhteşem insanlarla tanışıp güzel arkadaşlıklar kurdum. Bunun yanı sıra birbirinden anlamsız ve ahlaksız mesajlar aldığım da oldu. Genelde yönetime şikayet edip okuyucuyu engellerim ama bu kez gerçekten sinirlerime hakim olamadım. Nasıl bir yüzsüzlük, çirkinliktir bu. Daha fazla sessiz kalmayacağım, bana bunu yazan bu yüzsüz eminim ki başka insanları da rahatsız ediyor. Sizden ricam şikayet edin bu ve bunun gibi insan müsveddelerini.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.