Simyacı, genç çoban Santiago’nun, hayatının en değerli hazinesini bulma yolculuğunu anlatılıyor. Gezmeyi seven ve bu yüzden çoban olmayı tercih eden Santiago, ardı ardına Mısır Piramitlerinde kendisini bekleyen bir hazine olduğuna dair bir rüya görür. Bunun üzerine bir falcı çingeneden rüyasını yorumlamasını ister. Çingene de ona, Mısır’a gidip hazineyi bulmasını söyler. İlk başta saçma bulsa da daha sonra karşısına çıkan ve Kral olduğunu iddia eden yaşlı adam da ona aynı şeyi söyler. Bunun üzerine koyunlarını satıp Mısır’ın yolunu tutar.
Bir süre sonra, yolda karşılaştığı zorluklar yüzünden hayalinden vazgeçme eşiğine gelir fakat geri dönecek parası yoktur. Bunun üzerine bir işe başlar. Zekası sayesinde satışları arttıran çoban geri dönmesi için gerekli olan parayı bir senede toplar. Tam geri dönmeye hazırlanırken bu kez bir gezgin ile tanışır. Gezgin, Mısır yakınlarındaki bir kasabada yaşayan 200 yaşında olduğu iddia edilen bir Simyacı’yı bulmak için yola çıkmaya hazırlanır. Bunun üzerine çoban da onunla birlikte hayallerinin peşinden gitmeye karar verir.
Okurken içinde kaybolacağınız ve bir süre etkisi altında kalacağınız bir kitap Simyacı. Şahsen ben kitabı okurken çobanla birlikte gidiyormuşum gibi yolculuk içinde hisettim. Okura, 'evet ben bu hayatı yaşıyorum ama nasıl?' dedirtiyor. Kitabın ortalarında, çobanın aradığı hazinenin bir mücevherat mı yoksa daha içsel bir hazine mi olduğu konusunda şüpheye bile düştüm, gerçekten sağlam yazılmış. Anlatımı oldukça yoğun ama kolay okunuyor emin olabilirsiniz. Kitap okumayı sevenlere kesinlikle tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim..