Cinsiyetçi masallarla büyüdük biz. Evde oturup prensimizi beklemek zorunda olduğumuz, kurtarılmak için erkeklere muhtaç olduğumuz, kahraman değil daima pasif prensesler olduğumuz masallar. Bilinçaltımıza maceraya atılmak değil gerçek aşkı bulmak işlendi. Bu gerçekle yüzleştiğimde masallara küsmüştüm. Kadını kadına kırdıran, özgür ruhlu kadınları cadı diye lanetleyen, evinde otur prensini bekle kızım mesajı veren masallara küsmüştüm. Ama seneler sonra bir masal kitabı okudum. Bu kitapta prensesler yok. Güçlü kadınlar var, masalların yan figürü değil ana kahramanı olan kadınlar. Ülkelerini kurtaran kadınlar, zorluklarda yetişip büyük başarılar kazanan kadınlar, bilim insanları, sanatçılar.. Bu, bizim bildiğimiz masallardan değildi. Ve ben eğer 18'imde dahi bu kadınlara bakıp gururla gözyaşı döküyorsam, minik kız çocuklarının bu kitabı okuduğunda ne denli güçlü hissedeceklerini düşünemiyorum bile. Kendi kahramanı olan kızlar yetişecek, bambaşka bir nesil.