''Budala'' tenceresine, Dostoyevski ve Nietzsche katılarak yapılmış harika bir yemek olmuş desem yeridir.
Ziya Meral yer yer biyografiye kaçarak Dostoyevski ve Nietzsche'yi kısa ve net bir şekilde irdelemiş. Tencereye önce Nietzsche'yi atmış ve onu, dine bakış açısı, üslubu, yaşam tarzı gibi soslarla pişirirken ardından Budala tenceresine Dostoyevski'yi atıp Nietzsche üzerinde yarattığı ve yemeğe asıl tadı veren etkisinin ortaya çıkmasını sağlıyor kısık ateşte. Dostoyevski'yi atmadan önce de onu julyen doğrayıp kimyon, kekik, nane (hayatı, üslubu, düşünceleri) ile harmanlıyor. Sonunda ''Budala'' tenceresinde karışıp muazzam bir yemek haline gelişlerini görmek için tencerenin kapağını açıyor yazarımız. ve buharı çekilirken karşımıza tadından yenmeyecek olan yemeği sunuyor. Tabi yemek kadar onu sunum şekli de önemli. Yazarımız burada Nietzsche'nin Dostoyevski'den fikren ayrıldığı noktaları işleyip kendi fikrinin temellerini nasıl oluşturduğunu gösterirken sofra eşsiz tabak ve bıçaklarla donatılmıştır zaten. Bu durumda bize afiyet olsun demek düşüyor.