İmam Kâzım zahiri hilafetin kendi hakkı olduğunu değişik vesilelerle dile getiriyor, aynı zamanda gayri-İslâmi yönetime yardım etmeyi caiz bilmiyordu.
Rivayet edildiğine göre İmam Kâzım'ın taraftarlarından olan Safvan bin Mahran-1 Cemal, kendi develerini Harun'a kiraya vermişti. Bu işten İmam Kâzım'ın haberi olunca Safvan'a şöyle dedi:
- Ya Safvan, bir işin dışında, diğer işlerin iyi ve güzeldir.
- O işim nedir, ey Resullullah'ın oğlu?
- Develerini Harun'a kiraya vermen.
-Onun geziye çıkması, ava gitmesi ve benzeri işler için değil, Mekke yolculuğuna gitmesi için develerimi ona kiraya verdim. Üstelik kendim bile bu işe karışmadım, bu iş için hizmetçi tuttum. Develeri onlar getirip götürecekler.
- Develerini ona kiraya vermen sence doğru mudur?
- Evet.
- Kira süresinin bitmesine ve develerini sana verinceye kadar onların yaşamasını, hayatta kalmalarını istemez misin?
- Evet, isterim.
- Onların yaşamasını, hayatta kalmasını isteyen herkes, onlar gibidir ve onların safındandır. Onlardan olan herkes de cehenneme gidecektir.
Bu konuşmadan sonra Safvan, İmam Kâzım'ın tavsiyesine uyarak develerini sattı. Harun, bunun nedenini Safvan'dan sorunca ona şöyle cevap verdi:
-Artık ben yaşlandım ve hizmetçilerim de bu işi beceremiyorlar Harun.
- Develeri kimin emri ile sattığını biliyorum. Senin bu işi yapmanı Musa bin Cafer istedi.
- Benim Musa bin Cafer'le ne alakam var?
-Bu sözleri bir yana at ve beni aldatmaya kalkma. Andolsun Allah'a, eğer sen dürüst ve sadakatli birisi olmasaydın seni öldürürdüm.