Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fakat alaya alınmak, küçümsenmek korkusuyla inançlarını da muâmelelerini de, yârdan ve ağyardan saklamaya gayret ediyordu.
Sayfa 162Kitabı okudu
Zîra gün geldi ki hoca, karşısında bilgisini aktaracak o eski ateşli, şevkli talabeyi bulamaz oldu. Kendi söyledi kendi dinledi; nihâyet kendisiyle berâber bilgisi de yok olup gitti.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Namazdaki teslîmiyet, kulun kendini inkâr etmesi veya nefyeylemesi değil; belki bindiği gemi batarken, ya da ateş hattında kurşunlar tepesinden yağarken dahi onu, rahatlıkla Hakk'ın huzûrunda tutabilen hudutsuz kudretti.
Sayfa 105Kitabı okudu
Bu çatı altında , aileyi toplayıp, birbirine perçinleyecek bir şey eksikti. Birleştirici , tamamlayıcı bir şey , mesela sevgi...
Sevgide mühim olan, almak değil vermekti.
Maddeyi kudrete tahvil eden² (çeviren) garp teknolojisi, dâima şarklı devlet adamının zihin duvarına çarparak geri püskürmüştür.
Reklam
O devirlerde herkes mutlaka kendi evinde doğar; bâzan da ölünceye kadar bu doğduğu evde yaşardı. Onun için de doğduğu ev, yaşadığı mahalle hususî bir vatan, hayâlinin ve hâtırasının beşikten mezara kadar îtinâ ile üstüne titrediği bir alâka ve râbıta merkezi olurdu. İşte semtlinin semtliye, mahallelinin mahalleliye olan o sıcak, o içten alâka, şefkat ve muhabbet tezgâhını dokuyan bu köklülük, bu bağlantı, bu müşterek anlayıştı.
Aşk, insan duygularının en asillerinden biriydi. Seven, alacak iken verecek, söyleyecek iken susacak, gülecek iken ağlayacak; mihnetleri minnet bilecek; ağulara şeker diyecek; ölecek, her nefes bin kere ölüp bin kere dirilecekti.
Sevmeyi bilmek, sevebilmek de bir hüner, bir mutlu Allah vergisiydi.
"Sevmeyi bilmek, sevebilmek de bir hüner, bir mutlu Allah vergisiydi."
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.