Hz. Peygamber kendi soyuna zekât verilmesini yasakladığı için zekât Haşimoğulları'na verilmez. Böylece Hz. Peygamber bir devlet gelirini -hak da etseler- sülâlesine yasaklayan tek tarihî şahsiyettir.
"Yine unutma ki sen Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, peygamber olarak Muhammed'i, iman olarak Kur'an'ı, kıble olarak Kâbe'yi ve kardeş olarak müminleri seçmiş ve bununla mutlu olmuştun. Rabbim olan Allah'tan başka ilâh yoktur, ben O'na dayandım, büyük arşın Rabbi de O'dur."
Reklam
Kefen, bir yönüyle ölünün bedenini örtme görevi gördüğü gibi, bir yönüyle de insanın bu dünyadan bir şey götüremeyeceğini, doğduğu gibi çıplak ve sade gideceğini temsil etmek üzere yensiz ve yakasız, dikişsiz ve oyasız sade bir bezdir.
Ölünün âdete yeni doğmuş bir çocuk gibi yıkanması, bir yönüyle bu yeni doğuş olayını sembolize etmekte, bir yönüyle bu fâni yolculuğun yani dünya hayatının kendisi üzerinde bıraktığı kir, toz ve bulaşıkları gidermeyi temsil etmektedir. Bu yıkamanın ardından, yeni doğan çocuğa giydirilen zıbın misali kefene sarılır ve büyük bir ihtimamla beşiğine indirilir. Ötesini Allah biliyor, gidenler biliyor...
O, ölmüştür, fakat yine insandır; bu dünya açısından ölmüştür, fakat başka âlem için yeniden doğmuştur. (Tefekkür: Başka âlem...)
İslâm inancı bakımında ölüm bir son değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Dolayısıyla bu âlem için ölüm denilen olay, başka bir âlem için mahiyeti farklı yeni bir doğum olarak gerçekleşir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.