İslam hukuku ve geleneği ile Osmanlı hanedanının kendine özgü koşulları,hükümdarın hane halkının yapısını belirlemiştir. Kadın soyundan gelenlerin devlet yönetiminin dışında tutulması, 1362 ile 1595 arasında kardeş katli uygulaması ve 1595'ten sonra da şehzadelerin saraya kapatılmalarıyla sultan, hanedanın tartışmasız reisi oldu ve böylece hanedan ailesinin rolü büyük oranda kısıtlandı. 1362'den sonra sadece sultanın oğulları yönetimde pay sahibi oldular ve ardından sadece gözlem altında sancakbeyliği yapabildiler. Görev verilecek akrabanın olmadığı durumda, sultan hane halkının diğer üyelerine dönmek mecburiyetindeydi. Hukuk ve önceki örnekler, bunların kim olacağını belirlerdi.İslam hukuku köleliğe müsaade eder ve bir "ruhsatlı köleler" kategorisinin yaratılmasıyla, bu kölelere efendileri adına işlem yapma yetkisi verir. Böylece köleler, güvenilir ve önemli kişiler olabilmişlerdir. Dahası köle statülerine rağmen, elit bir hane halkının mensubu olarak yüksek bir toplumsal zümreye girebilirlerdi.