Mütemadiyen koklanan çiçekler gibi mütemadiyen göz önünde tutulan hayallerde bir hassa var... Devam ettikçe kuvvvetlerini kaybediyorlar ;insan artık onları göremez bir hale geliyor
Bir insana, bir hayvana, bir fikre gönül bağlamak bir derin ihtiyaçtır ... Sel gibi akıp giden hayattan muhabbetlerimizin, bağlılıklarımızın hatırasından başka bir şey kalıyor mu?
neymiş efendim yaz mevsimini zenginler severmiş, sanırım tatile gidilebilirlik yüzünden. lakin normal, zengin olmayan bir insan da yaz mevsimini sevebilir. mesela ben yazcıyım, yazın karpuz yemeyi seviyorum, çatıya çıkıp akşam serinliğinde çay içmeyi seviyorum, dalından taze çeşitli meyve sebze yemeyi seviyorum, güneşi iliklerime kadar hissetmeyi seviyorum, yazın ikindi vaktini ve sonrasını seviyorum, toprağın o çözülmüş miss gibi halini seviyorum, kuş seslerini seviyorum, erik ağacını seviyorum... bu böyle uzar gider ve bunların hiçbirini kışın yapamazsınız, göremezsiniz. yazcılara laf etmeyin artık hayret bir şey.