Kendiside cemiyet üyesi olan Galip Vardar, anılarında, İttihat ve Terakki’nin ilk çekirdeğinin İstanbul’da Tıbbıyei Askeriye’de kurulduğu iddiasına karşı çıkar. “ İttihat ve Terakki’nin hakiki bünyesi Makedonya’da kurulmuş , en mühim şahsiyetleri burada ortaya çıkmış , cemiyete hedefini tayin etmek kudreti burada bulunmuş , İttihat ve Terakki ancak burada mana kazanmıştır” der. Prof. Dr. Sina Akşin de bu düşüncededir.
472 syf.
·
Puan vermedi
Jön Türkler aslinda olmasi gerekeni mi yapti? Devrimler bunu mu gerektirdi? Jön Türklere farklı tarihi bir bakış açısıyla ele almış hikayesi dışında bilgi yüklemesi yoğun bir kitap. Şimdiden iyi okumalar.
Jön Türkler ve İttihat ve Terakki
Jön Türkler ve İttihat ve TerakkiSina Akşin · İmge Kitabevi · 1998106 okunma
Reklam
575 syf.
·
Puan vermedi
İçeriği zengin ve akışı güzel bir kitaptı. Çok detay bilgi isterseniz eksik kalabiliyor ama genel hatlarıyla dünya tarihinin son 100 yılını tanımak için iyi bir başlangıç.
Kısa 20. Yüzyıl Tarihi
Kısa 20. Yüzyıl TarihiSina Akşin · İş Bankası Kültür Yayınları · 2014218 okunma
Ne yazık ki bugün imam-hatip okullarının sayısı, ülkemizin imam-hatip gereksiniminin çok ötesinde, neredeyse ortaokul ve liselere rakip ve koşut bir biçimde çoğalmış bulunuyor. Bunun Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na ve laikliğe aykırı bir durum olduğu şüphesizdir.
Sayfa 186Kitabı okudu
30 Kasım 1925'te tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Bu yasayla tarikatların resmi varlığına son verildiyse de, gizli olarak kimileri bir ölçüde etkinlik gösterebildiler. Yasa hala yürürlüktedir. Fakat bilindiği gibi, tarikatlar bugün pek etkin ve canlıdırlar
Sayfa 187Kitabı okudu
Kime benziyor?
"Abdülhamit ruh hastalığı derecesinde aşırı kuşkulu, kuruntulu bir insan olduğundan gizli polis örgütüne çok önem verdi. İnsanların, kuşkulu durumları saraya haber vermeleri teşvik edildi. Gizli polislere hafiye, ihbar mektuplarına da jurnal denirdi. Jurnalleri asılsız bile çıksa, jurnalciler ödüllendirildi. Herkes gölgesinden korkar oldu. Öte yandan basına aşırı baskılı bir sansür uygulanıyordu. Mizah, karikatür yasaktı. Gazeteler akşamdan bütün haber ve yazılarını sansüre gönderirlerdi. Sakıncalı bölümler atılır ve çok kez gazetelerde beyaz boşluklar halinde çıkardı. Sansür memurları, ne olur ne olmaz düşüncesiyle Abdülhamit’ten de daha kuruntulu davranmak zorunluluğunu duyuyorlardı. Padişahın burnu büyük diye, burun kelimeleri çiziliyordu. Padişahı münasebetsiz duruma düşüren bir baskı yanlışı yüzünden devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi 1890’da kapatıldı, 1908’e kadar bir daha çıkmadı. Devlet resmi gazetesiz kalmış oldu." "Abdülhamit döneminde mali iflasın doğurduğu karışıklığı çözüme kavuşturmak gerekiyordu. 1881 Muharrem Kararnamesi’yle belirli bazı vergiler yeni kurulacak ve çeşitli ülkelerdeki alacaklıları temsil edecek bir Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi’ne verildi. Düyun-u Umumiye böylece Maliye Nezareti gibi vergi toplayan, fakat topladığı vergileri doğrudan alacaklılara dağıtan bir örgüt oldu. Öte yandan, Abdülhamit, yeni bir iflasla karşılaşmamak için sarayın harcamalarını denetim altına aldı. Bilinçli bir politikayla kişisel servetini büyük ölçüde artırdı, ülkenin en zenginlerinden biri oldu."
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.