Arabayı kitledim. Merdivenleri çıkarken elinden tutmak geldi içimden. Tutamadım. Sırtıma alıp çıkarabilirdim o anda Tülay'ı! Onunla çatı katındaki daireme değil, Idaho'daki dağların doruğuna çıkabilirdim. Kollarımda uçurabilirdim onu. Uçurup yükseklere kondurabilirdim. Ama dokunamıyorum. Yüzünün her yanı güzel. Gözleri sıcak. Soluğu okşayıcı. Ama bir yanı var; "Dokunma!" diyor. "Dokunma, dur!" Ben de dokunmuyorum, duruyorum.