Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Timur'un Başarısının Sırrı Bir adam bir gün Timur'a sordu: "Sultanım! Başarının sırrı nedir?" Timur adama: "Şimdi sen parmağını benim ağzıma sok, ben de parmağımı senin ağzına sokacağım ve aynı anda ısıracağız... O zaman başarının sırrını anlayacaksın!" dedi. Parmaklar ağızlara sokuldu ve aynı anda ısırma işlemi başlatıldı. Timur sabrederken, adam can acısıyla "aahhhh” deyip ağzını açınca Timur parmağını kurtardı ve adamın parmağını ısırmaya devam etti. Sonra şöyle dedi: "İşte başarının sırrı! Aaaahhh demek, karşısındakine fayda verir. Sabredeceksin dostum, sabredeceksin."
Sayfa 123
Türkleri kudretsiz bırakmak için dünya durdukça onlara uygulanacak tek ezme tarzı şudur: Parçala kolay yutarsın, Türk başka türlü yenilemez. Asaletin, büyüklüğün, efendiliğin temsilcisi olarak çağlara hükmeden bu asker milletin yaşama ve muvaffakiyet sırrı gerçekten de asli hüviyeti olan bu temiz karakter ve soylu sözde aranmalıdır
Sayfa 103
Reklam
Sokrates'in Son Arzusu Sokrates, zehirlenerek idama mahkum edilmişti. Zehiri eşsiz bir sükunetle ve elleri titremeden içti. Tesiri kısa bir süre sonra bütün vücuduna yayılmıştı. Bir aralık yüzündeki örtüyü kaldırdı ve başucundaki Kripton'a: "Asklepyos'a bir horoz borçluyuz. Parasını ver, unutmal dedi. Ve sustu. Kripton, "Peki, olur" dedikten sonra ilave etti: "Fakat bize başka bir diyeceğiniz yok mu? Bu suale artık cevap veren olmadı. Son sözünü borçlarının ödenmesini hatırlatmakta kullanmıştı. Doğruluk yolunda ölümü hafife almak, o insanları bir ufuk haline getirmiştir.
Sayfa 29
Konfüçyüs'e öğrencileri soruyorlar: "Hocam, neden ipekli kumaşlar giymiyorsunuz?" "İpek böceklerinin öldürülmesini istemem." der. "Neden süt içmiyor sunuz?" diye sorduklarında? "Buzağının anasından ayrılmasını istemem." der. "Balık avlamıyorsunuz, ancak uçan kuşa ok atıp vurmak istiyorsunuz?" dediklerinde de, "İnsanlar avlayacakları hayvanlara kaçma imkânı vermelidir." cevabını verir
Sayfa 38
18 MART ÇANAKKALE DESTANI
18 MART ÇANAKKALE DESTANI Şair Mesut Kılıçoğlu Çanakkale’yi yazıyorum size, Selâm olsun tüm şehidlerimize. Anlatacağım yiğit Mehmetleri,
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Reklam
16. yüzyılın kudretli padişahı Yavuz Sultan Selim'in huzuruna girerek yer öpüp itimatnamesini sunan Venedik elçisi Antonio Justiniani'nin ülkesine döndüğünde padişahın nasıl biri olduğu hakkında bilgi istendiğinde, elçinin şaşkınlık içinde; "Kılıcı öyle parlıyordu ki yüzünü göremedim" diye itirafta bulunuyor. Elçinin bu itirafının daha sonraları Yavuz Sultan Selim tarafından öğrenilmesi üzerine, haşmetli hünkárın, "Paşalarım Osmanlı'nın kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima önde olur. Ama Allah korusun bu kılıç kınına girer ve paslanma ya başlarsa o zaman bu kafalar yavaş yavaş dikilir ve bir gün bize yukar dan bakar" diyerek yapılması gerekene dikkat çekmiştir.
Özetler
📍ÖZETLER- ✍🏻HAZIRLAYAN: TANER ERKAN Genç Kalemler: 1911-1912 yılları arasında on beş günde bir yayınlanmıştır. Ziya Gökalp’in birçok yazısı bu dergide çıkmıştır. Türk Yurdu: İlk sayısı Kasım 1911’de çıkan dergi, 13. sayıdan itibaren Türk Ocakları’nın resmi yayın organı olmuştur. Dönem dönem yayınını çeşitli nedenlerden dolayı durduran ve
Bizim Dergah Dergisi'ne Yapılan Saldırıyı Kınayanlar (Alfabetik Sıra): Abdullah OKUR/Dazkırı-AFYON Abdurrahman KESKİN/ANTALYA Adem KINACI/ADANA Adil ARSLAN Adnan PAKSOY Adnan TATLISU
Ayşe Şasa
"Hayatım boyunca ailede bana büyük bir şefkat gösteren tek insan anneannem. Bir gece hasta olmuşum. Hıçkıra hıçkıra ağlarken, Schwester Katie hiçbir müdahalede bulunmuyor; annem ve babam, vazifelendirdikleri mürebbiyelerine tam bir itimatla odama bile girmiyorlar. İşte o an bir Osmanlı hanımefendisi olan anneannem, babamın üzerine yürüyor ve 'Avni bey, sizi mahkemeye vereceğim, bu çocuğa zulmediyorsunuz!' diye isyan ediyor. Zavallı anneannem daima büyük bir esef duymuş benim bu yabancı mürebbiyelere teslim edilmemden. Annem yıllar sonra itiraf etti, anneannem annemi 'Çocuğunuzu bu ecnebilerin eline böyle kayıtsız şartsız bırakmayın!' diye çok ikaz etmiş."
Sayfa 133 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.