Selamünaleyküm kıymetli dostlar!
İki ciltlik gafletten kurtuluş kitabını bitirmenin hem sevinci hem de üzüntüsü içindeyim. Allah ona rahmet eylesin, Ebulleys semerkandî hazretlerinin kendi zamanında (ö. 983 ) kaleme almış olduğu bu kitap, Bütün müslümanlara bir öğüt ve nasihattir. Kıyamete kadar gelecek olan müslümanları kapsayan, hemen hemen bütün dinî konulara değinmiştir. Hangi güzel amelleri işlersek işleyelim sırf Allah’ın rızasını gözetmemizi, Allah’a, topluma ve kendimize karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatan adeta Kuran ve sünnetin bir tefsiri mahiyetindedir. Kitabı okurken kâh sevindim kâh hüzünlendim. Hülasa korku ve ümit arasında bir halet- i ruhiyeye büründüm. İnsan bu dünyada fanîdir; ebedî kalacağı gafletine düşme temayülünde. Fakat bakî olan yalnızca Allah’tır. İnsan, bu dünyada iyilik veya kötülük adına her ne işlerse işlesin mutlaka hesabını verecektir. İşte insanın bu gafletten kurtulabilmesi için iman ve güzel amelleri işlemeye devam edilmesi gerektiği kitapta anlatılıyor.
Keyifli okumalar dilerim.
Hamd Allah’a; salât - selam, bütün peygamberlerin en sonuncusu ve en şereflisi efendimiz Muhammed Aleyhisselâma, O’nun soyuna, ashâbına, zevcelerine ve O’nun yolundan gidenlerin hepsine olsun. Allah bize kâfîdir. O, ne güzel vekildir.
Allah rahmet eylesin, Hatem Zahid şöyle der:
Dört şey vardır ki, onlardan her birinin kadrini ancak dört sınıf insandan biri bilir:
– Gençliğin kadrini ancak yaşlılar bilir.
– Selamet ve afiyetin kadrini ancak başı belada olanlar bilir.
– sıhhat ve sağlığın kadrini ancak hastalar bilir.
– Hayatın kadrini ancak ölüler bilir.
Hayırlı bir husus olmadıkça sus, sükûta devam et. Zira susmak, şeytanı senden uzaklaştırır, dinî hususlarda da sana yardımcı olur. Yerli yersiz, kahkahalar savurmaktan sakın. Zira gülmek, kalbin nurunu söndürdüğü gibi, yüzün nurunu da giderir.
Allah rahmet eylesin, malik b. Dinar’a soruldu:
– Sabaha nasıl çıkarsın?
Dedi:
– Bir evden diğerine giden, fakat gideceği yerin cennet mi yoksa cehennem mi olduğunu bilmeyen kişinin sabahlaması gibi!
Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun Mücahid’in bir sözü ise şöyledir.:
“Bilemiyorum, Allah’ın benim üzerimdeki hangi nimeti daha büyük? Beni Müslüman olarak yaratmış olması mı, yoksa hevaî arzulardan korumuş olması mı?”
İmam Gazali Kişinin namazdaki hâli ,hükümdara bir câriye takdim etmeye kalkışanın haline benzer. Namazda niyet ve ihlas bulunmaması, cariyenin cansız yani ölü olması demektir. Hükümdara ölü bir cariye takdim etmeye kalkışan, onunla alay ediyor demektir. Bu hareketiyle de boynunun vurulmasına müstehak olur. Namazlar rüku ve secdelerinin zayi edilmesi azanın yok olması demektir zikirlerin (namazda okunan şeylerin) zayi edilmesi ise ,cariyenin gözlerinin yok olmasıdır. Gene namazda kalp huzur ve sükûnun bulunmaması okunan sure,ayet ve duaların manalarından gafil olunması gözlerin kör ve kulakların sağır olması demektir. Bu vasıflarda bir cariyeyi hükümdara hediye etmeğe kalkışanın hâl ve akıbetinin ne olacağını ise herkes tahmin edebilir.
Söz, ancak tatbikat olursa değer kazanır. Gereği yapılmayan sözün hiçbir değeri yoktur. Amel de ancak niyetle değer kazanır. Niyetsiz amelin hiçbir değeri yoktur. Niyet ise ancak Resulullah’ın yoluna uygun olduğu takdirde mûteberdir.
Hasan -ı Basri hazretleri.
Peygamberimiz (s.a.s)’in bir hadisleri şu mealdedir:
Size, öyle kıymetli iki şey bıraktım ki, onlara yapıştığınız sürece asla dalalete düşmezsiniz. Bunlardan biri Allah’ın kelamı Kur’an’dır, diğeri de benim ahlakım, benim yolumdur.