Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Okuduğumuz her kitap, Atatürk'ün sözünü ettiği aydınlanma savaşında kazandığımız bir zaferdir..."
Sayfa 102Kitabı okudu
"Bunlar böyledir işte... Yalnız demir, çelik ve silaha dayanırlar... Biz silah ve cephane değil, ülkü ve inanç dolu bir kafa götürüyoruz."
Reklam
"Biz bu coğrafyada kiracı değil, toprak sahibiyiz."
Mazgirtliler yemin ediyor, dün gayet güzel Türkçe konuşuyordu diye; ama onlar Kürt'tür, Türkçe'nin iyisini ne bilsinler.
Entelektüel silahlarımı kuşanamayacağım bir ortamda ben neyim ki? Hiç.
Reklam
Son tahlilde kadınlar tayfasına itaat etmekten başka çare olmadığını bilirim.
Çekirdek aileye oranla büyük ailenin bireysel özgürlüğe daha fazla pay bıraktığını orada idrak ettim.
Müjde Tonbekici eşi Sevan Nişanyan'ı anlatıyor
Sevan, hayatını kolaylaştıracak insanlar ister. Ben de o konuda iyiydim. Bilaücret 15 saat çalışan, çocuklarına düzgün annelik yapan, yorulmayan, başı ağrımayan, migreni olmayan, adet sancısı çekmeyen, hiç hastalanmayan bir kadın. Az buçuk da kültürlü. Şikayet etmez, kapris yapmaz, bir de azla yetinir. Kim istemez? Hakikaten öyleyim. Berbere gitmem, kıyafet almam, araba tutkum yoktur, gezdirilmek istemem. Azla yetinirim. Az yerim. Peki Sevan bütün bu fedakarlıklar karşılığında ne yapıyor? Sürprizler, hediyeler, romantik şeyler... Dalga mı geçiyorsunuz? Onun kendi dünyası zengindir, o kadar.
Sayfa 160 - Everest Yayınları
Müjde'ye bir tane ricam var dedim. Yalvarırım, benimle kavga etme. Asla etme. Bir kere bile etme. Çünkü ben kavgada acımasızım. Köprüleri çok kolay yıkarım. Terk edip gitmenin özgürlüğüyle sarhoş olan birini kavgada yenemezsin. Seni sıfırlar geçer. Onun için alttan al. Aklıma hitap et. Dogmatik biri değilim, ne kanaatlerime fazla bağlıyım, ne çıkarlarıma, ne de alışkanlıklarıma. Kolayca ikna edersin. Burnuma tasma takıp gezdirebilirsin. Yeter ki kavga etme.
Sayfa 155 - Everest Yayınları
Reklam
21 Aralık 1991'de otuzbeşinci yaşımı kutladım. 4 Ocak'ta Müjde ile tanıştım. İlk gün çok güzel sohbet ettik. Etkileyici bir performanstı. Akşamında bir bahaneyle telefon etti. İyi yemek pişiririm, dedi. Buyur deneyelim, dedim. İki gün sonra evime taşındı. İki üç hafta sonra evlenmeye karar verdik. Altı çocukta mutabık kaldık. Bir yıl geçmeden oğlumuz Arsen doğdu. Beni etkileyen yönü sanırım cesaretiydi. Benim huyum malum; böyle biriyle her yola çıkacak, her türlü maceraya göğüs gerecek biri lazım. Öyle mızmız, hanım hanımcık tipler olmaz.
Sayfa 154 - Everest Yayınları
Otuzbeşimi tamamladığım günlerde üç tane önemli karara varmıştım. Bir, akıl ve tecrübe uyumu beklemeyeceksin. Yok öyle bir şey. Hayal kırıklığından başka sonuç doğurmaz. Daha önce aşık olduklarımın hepsi, kültür ve kafa bakımından kendime yakın hissettiğim kadınlardı. Ama bana ayak uyduramamışlardı ya da ben onlara ayak uyduramamıştım, aynı şey. Marifet, çeşitli yaşantılarının hepsini paylaşabilmek değildir çünkü. Paylaşamazsın, sonu gelmez. Marifet onları yok sayabilmektir. Anlamasın, daha iyi. Sevsin yeter. İki, aşkın labirent gibi olacak. Binbir bağla kendini bağlayacaksın. Kendini hapsedip anahtarı atacaksın. Kaçmak istesen, hayatını berbat etmeden kaçman mümkün olmayacak. Yoksa evlilik bu çağda zor iş. Üç, çocuk yapacaksın.
Sayfa 153 - Everest Yayınları
Çok fazla şey öğrenmişsin. Çok çeşit insan tanımışsın, farklı hayatlara girip çıkmışsın. Bir yer gelir, karşılaştığın herkes sana eksik gelmeye başlar. Ne kadar küçüktür dünyaları! NE kadar uyduruk varsayımlar üzerine kuruludur yargıları! Ne kadar emin görünürler kendilerinden!
Sayfa 151 - Everest Yayınları
Özgürlük zor meslek. Basit formülleri yok. Yalnız kurt olup yollarda izini kaybettirmek midir özgürlük? Yoksa kimsenin seni göremeyeceği bir yerde inzivaya çekilmek mi? Ya da içinde yaşadığın köyü yahut dünyayı kendi iradene göre şekillendirmeye çalışmak mı özgür yaşamanın yolu? Hâlâ daha bilemiyorum cevabı.
Sayfa 133 - Everest Yayınları
Tarihte seçim kazanmamış ve belli ki hiç kazanmayacak bir partinin ana muhalefet olması Türk demokrasisinin en büyük sorunu. Bunda herkes mutabık. Öbür taraf sırtüstü yatsa da seçimi kazanacak. Parti kapatsan, yasaklasan, bölsen de fark etmiyor. Böyle olunca Halk Partisini destekleyen kesimler umutsuzluğa kapılıyor, radikal çizgilere yöneliyor, eninde sonunda askerden medet umuyor. Halk Partisi askerden medet umunca ister istemez seçimi gene öbür taraf kazanıyor.
Sayfa 68 - Everest Yayınları
640 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.