.. bu isim, en mükemmel mânâsıyla, insana bakıyor. Âlemlerin terbiyesinin odak noktası olan insan, Peygamber terbiyesi altına girmekle akıl almaz derecede terakki ediyor ve Nur Müellifinin tabiriyle "iman, insanı insan" ediyor.
Bu hakikî insanlar, gerçek saadet yurduna lâyık olacak bir terbiyeden geçiyorlar. Akılları hikmetle, ilimle terbiye görüyor. Nazarları ibretle, helâle bakmakla terbiye görüyor. Organları, hissiyatları, duyguları rıza dairesinde vazife görmekle apayrı bir mahiyete bürünüyorlar.
Allah Resulü (a.s.m.) Cevşen-i Kebir münacatında, "Ey Cennetin ve Narın Rabbi!" "Ey Nebilerin ve ahyarın Rabbi!" "Ey Sıddıkların ve ebrarın Rabbi!" ... "Ey gece ve gündüzün Rabbi!" diye dua etmekle Rab isminin en geniş ve en ileri tecelli dairelerini bizlere ders vermiş oluyor.
Bu terbiyeler içinde en ileri terbiye, Nebilerin terbiyesidir ve bu terbiyenin de en ileri derecesi ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed'de (a.s.m.) tezahür etmiştir.
İnsan kesretten bir ferd, hilkatten bir meyve...
Cenâb-ı Hak o meyvede kâinatları tevhid ettirmiş. Onun kalbini mârifetine uygun yaratmış. Herbir şeyi kesretli gayeler için halkederken, insan kalbini mârifet ve muhabbetine mahsus kılmış.
Ve işte o insanı, âhiretteki ebedî ihsanlarına, ikramlarına mazhar kılmak üzere bu dünya imtihanına tâbi tutmuş. Onu kesretin içine atmış ve ona kesretli sualler sormuş. Ama, hepsinin cevabı "tevhid"de birleşiyor.
Her hastalık ve musibet bir sual; O'ndan geldiğini bilenler şükürle cevap verip kazanıyorlar.
"Acılara sabırla karşı koydular, tatlı oldu."
--- Şah-ı Geylânî
Her mevki ve makam bir çetin soru; onlarla gurura kapılanlar kaybediyorlar.
Kölelik de, efendilik de birer sorudan başkası değil: Tarih, bunları aşabilen yahut bunlarda boğulanlarla dolup taşmış...
Allah bütün mülkün mâliki. Her varlığına müstakil bir şahsiyet lûtfetmiş. Bir insana zarar vermek, onun nefsine baktığı cihetle kul hakkına tecavüz, Allah'ın eseri olması cihetiyle de hukukullaha riayetsizlik.
Zenginin zekâtını, sadakasını tam olarak verdiği, “komşusu aç iken tok olan benden değildir,” hadisindeki tehditten herkesin korktuğu, güzel ahlâkın bütün şubeleriyle hâkim olduğu bu beldede insanlar bir cennet hayatı yaşarlar.
Bakara Sûresinin 216. Âyetinin meâlini okumaya başladı:
“Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız. Halbuki o, hakkınızda bir hayırdır. Ve olur ki, bir şeyi seversiniz, halbuki hakkınızda o bir şerdir.”