"ölüm öncelikle budur işte: boş yere görülmüş olan, boş yere görülecek olan her şeydir. algıladığımızım yitirilmesidir. boş yere konuştuğum bu kısa anlarda, ölüyormuşum gibi bir şey. çünkü sevilen varlık dondurulmuş bir kişi, konuşmayan bir düş görüntüsür; susuş da, düşte, ölüm demektir. ya da: ödüllendiren ana'ysa, bana ayna'yı imge'yi gösterir ve konuşur: "sen busun". ama dilsiz ana bana ne olduğumu söylemez: temellendirilmemişimdir, varlıktan yoksun olarak, acı içinde, boşlukta yüzer dururum."
"uymadan katlanır, savaşmaya alışmadan direnirim: hep şaşkınımdır, hiçbir zaman cesaretim kırılmamıştır; bir daruma bebeği, durmadan şaplak yiyen, ama içindeki bir düzen (ama benim düzenim nedir? aşkın gücü mü?) yardımıyla sonunda gene doğrulan bacaksız bir hacıyatmazımdır."
Reklam
"yıkılmış değilim, ama burada bırakılmışım, bir kalıntı gibi."
"sanki son bir kez, çılgınca, ölecek olan birine -kendisi için öleceğim birine- sarılmak istiyormuşum gibi bir şeydi: bir ayrılık yadsıması gerçekleştiriyordum."
"gerçek yas, sevilen nesneyi yitirmekten acı çekmek değildir; bir gün, ilişkinin teninde, kesin bir ölümün belirtisi gibi bir küçük leke saptamaktır: ilk kez sevdiğime kötülük ederim, hiç kuşkusuz istemeden, ama şaşkınlığa da kapılmadan."
"batma bir uyutum ânıdır. bir esinti etkisini gösterir, kendimi öldürmeden kendimden geçmemi buyurur bana. batışın yumuşaklığı bundandır belki: bunda benim hiçbir sorumluluğum yoktur, edim (ölmek) bana düşmez: bırakırım kendimi, dönüşürüm (kime? tanrı'ya, doğa'ya, ötekinden başka her şeye). "
Reklam
Laurousse Memento’ya göre, anne ya da babanın yası on sekiz ay sürermiş. Ancak Roland Barthes Yas Günlüğü kitabında bunun doğru olmadığını, zamanın yası hafifletmediğini, yasın bitimsiz olduğunu yazar. Barthes, yasın duygusal yönü dışında, zamanın hiçbir şeyin geçmesine yardımcı olmadığını yazar.
Sayfa 171Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.