“İstediğin şeye inanabilirsin” dedi usulca, “ama bu onu doğru kılmaz."
Michael’ın onun hakkında söylediği şey doğruydu: Elton’ın körlüğü bir eksiklik değildi; bir farklılıktı sadece.
Reklam
- “Beni seyrediyorsun” dedi Elton. Sara yanaklarının kızardığını hissetti. - “Kusura bakma.” - “Özür dilemene gerek yok. Bence buraya gelen en iyi şeysin sen. Güzel kızsın, beni istediğin kadar seyredebilirsin.” Sara güldü. Utançtan mı yoksa şaşkınlıktan mı güldüğünü bilmiyordu. - “Beni hiç görmedin ki, Elton. Görünüşümü nereden bilebilirsin?” Elton omuz silkti. Sarkık gözkapaklarının ardındaki faydasız gözlerini yukarı çevirdi, sanki zihninde Sara’nın görüntüsü oradaymış gibi. - “Sesinden... Benimle, Michael’la konuşmandan... Michael’la ilgilenmeden... Güzel insanlar güzel davranırlar derim hep.”
Mar sonra yüzünü ellerine gömüp ağladı. Sara bir süre saygıyla bekledi, kadının acısını dindiremeyeceğini bilerek. Sara kederin insanın tek başına gitmesi gereken bir yer olduğunu anlıyordu. Kapısız bir oda gibiydi keder ve içeride olup bitenler, hissedilen öfke ve acı orada kalmalıydı, başkalarını ilgilendirmezdi.
"Ölmek," dedi bedeni ona. "Ölmek... Bunun için yaşarız, ölmek için."
Zaman sandığı gibi bir şey değildi. Düz bir çizgi değildi, bir çemberdi ve dahası çemberlerden oluşma bir çemberdi, üst üste duruyorlardı, yani her an aynı anda, diğer bütün anların yanındaydı.
Reklam
221 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.