hakîkatte Allah dostlarının insanlar tarafından övülmeye, senâ edilmeye ihtiyaçları yoktur. çünkü ulu Mevlâmız Rabbü'l-âlemîn Hâzretleri, onları sevmiş, derecelerini alî eylemiş; onları seveni de kendisini seviyor saymış ... bu sevilenlerden birisi de Sultânü'l-arifîn Adana'lı Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu -kuddise sirrûh- hâzretleridir.
her türlü fezâil ve kemâlâtı üzerinde cem'eden bu zât'ta Allah ve Peygamber aşkı o kadar kuvvetli tecellî etmiş idi ki, Rabbimiz Teâlâ hâzretlerinin izni ile her hâl ü hareketleri Kur'ân-ı Kerîm ahkâmına ve şefîü'l-müznibîn olan Fahr-i Kâinât -sallâllahû aleyhi ve sellem-Efendimiz hâzretlerinin âdâbına ve sünnet-i seniyyesine uygundu.
bu bakımdan bu büyük velînin menâkıbını abdestli olarak, büyük bir saygı, ta'zim ve itina ile okuyan veya dinleyen mü'minlerin ma'nen istifâde edecekleri muhakkaktır. çünkü bu menâkıb herhangi düzme bir hikâye veya roman değil, ma'nevî hakîkatlardandır.
mübârek kıymetli bir eser, burada paylaştığım alıntılardan daha fazlasının kitapda altını çizip notlar aldım, manevî cihetten edebe riâyet edilip, abdestli bir şekilde okunduğunda feyz alınıp, kalbe tesir ediyor elhamdülillah.. Allah Teâlâ hâzretleri bu mübârek zât'tan râzı olsun...
padişah-ı âlem olmak, bir kuru kavga imiş
bir velîye bende olmak, cümleden alâ imiş.