Dünyada bir malım yok, tutacak bir dalım yok. İstersen al canımı, verecek hiç malım yok. İstersen al canımı verecek hiç malım yok. Deryada bir salım yok, tutacak bir dalım yok. İstersen al canımı verecek hiç malım yok. Yar eline gidecek çöllerde kervanım yok boş yerine bekleme gelmeye dermanım yo, boş yerine bekleme, gelmeye dermanım yok.
Malı çok olan dünyayı zor bırakır. Nasıl ayrılıp gidecek onlardan? Son model arabalardan lüks villalardan denizdeki yatlardan havadaki uçaklardan nasıl ayrılacak insan? Bankadaki paralardan nasıl ayrılacak? Nasıl bırakıp da gidecek? Ben birini biliyorum 100 tane evi vardı. 20 tane villası vardı. Arabalar, helikopter, hepsi vardı. Çocuklarına bile harçlığı gıdım gıdım verirdi. Çocuk gözünün içine bakardı, zorla para verirdi. “Sen bunlardan kıs bakalım bir gün o çocuklar o parayı nasıl yiyecek” dedim. Adam bir gün öldü, o trilyonları o çocuklar üç senede yediler. Bir tane villa, beş dönüm içinde. Değeri 3 trilyondu o zaman, 500 milyara sattılar. Apar topar sattılar, millet kelepir havada kaptı. 3 yılda bitirdiler parasını, adam 20 senede yapmış. Hazıra mal mı dayanır, bitti. Çalış çalış çalış, bir senede de yerler, yine iyi idare ettiler. Faruk Dilaver