Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fıtri (ilk yaratılış) yapısına uymayacak bir şekilde, maddi güç, etkinlik, mevki ve iktidar peşinde aşırı derecede koşarsa kadın, farkına varmaksızın "erkekleşmeye", bir tür erkek karikatürü olmaya başlar. Asli güzelliklerini, yani bilgeliğini, yaratıcılığını, sezgiselliğini ve merhametini bu erkeksi varoluş tarzıyla yitirdiği için, asli yapısından giderek uzaklaşır ve bilmeden aslına ihanet etmiş olur.
Kur'an'ın ulvi mesajları, insanı, alan varoluş konumundan, veren varoluş konumuna geçmeye teşvik eder. Ontolojik yükselmenin bir başka yolu yoktur. Bir "üst kata" çıkmanın temel şartı vermektir. Bu konuyla ilgili olarak, Kur'an'da "infak" ve "isar" kelimeleri geçer. İnfak, sahip olduklarından, canını yakacak oranda, bunları elden çıkarmak son derece zor gelse bile, ihtiyaç sahiplerine vermek; isar ise başkalarını kendinden çok düşünmek demektir. Ancak bu tarz bir altruist hayat tarzı benimsendiğinde Enfal Sûresi 24. ayeti kerimesinde açıklanan gerçek hayata kavuşulmuş olur.
Reklam
Bir tiyatro sahnesi düşünün. Biz bu sahnede birbiri ardına değişik roller sergiliyoruz. Bir rolün hükmü bittiğinde ışıklar yavaşça sönüyor ve biz hemen kulisteki odamıza geçip yeni rolümüze uygun elbiseler giyiyoruz. Rolümüze uygun bir makyaj yapıp tekrar sahneye çıkıyoruz. Sahneyi oluşturanlar, bu yeni rolün ne olduğunu bilmiyorlar. Sessizce o karanlık sahneye çıktığımızda, oynayacağımız role göre sanki yeni bir dekor oluşur ve biz, bu yeni dekorun insanlar veya dış etkenler tarafından oluşturulduğunu sanarız! ... Gerçek olarak algıladığımız bu yeni dekor, aslında bizim yansıtmamızdan ve kurgumuzdan ibarettir. ... İşte İnsan hayatı rolden role, limandan limana uzanan bir yolculuktur.
Özünde iyi niyet taşımadan yapılan eleştiriler, aslında bir başkasında kendi karanlık yönümüzü farkedip yadsımamızdan ibarettir. Böylece kendimize yabancılaşıp "insanlıktan" bir adım daha uzaklaşırız.
Sayfa 126Kitabı okudu
,... içimizde bir yerlerde bilge bir sanatkar gizli ve bu sanatkar her gece bizlere birbirinden değişik oyunlar sunuyor. Amacı, içinde bulunduğumuz hayat sahnesinin sadece bir oyundan ibaret olduğunu ve bu sahnede bizi temsil eden kişilerin sadece birer oyuncu olduğunu bizlere göstermek.
Sayfa 329Kitabı okudu
450 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazar Dursun GÜRLEK beyefendinin tavsiyesiyle aldığım bir kitap. Kitabın müellifi Mustafa MERTER, sosyokültürel, sosyoekonomik düzeyi yüksek, mesleği doktorluk olan bir bey. Amerika ve İsviçre'de yaşamış, Dünya'nın birçok yerini görmüş, birçok milletten arkadaşı olmuş, görmüş geçirmiş, entelektüel bir insan. Kitabında, inanç serüvenini anlatıyor. Keyifle okudum.
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Dokuz Yüz Katlı İnsanMustafa Merter · Kaknüs Yayınları · 2007920 okunma
Reklam
Allah'la (cc) irtibatını koparmış Batılı insan, alacakaranlık bir dünyada el yordamıyla ilahi hikmeti arıyordu. Ama akıl yetmeyince dara düşen insanlığın, ceyiz sandığından çıkarmaya alışık olduğu çok değerli bir hazinesi vardı: sezgi. Sezgi ve ilham, romantizm harekatı ile ön plana çıktı. Şaşırtıcı biçimde insanın, görünmeyen bilinçdışı bir denizde yüzdüğü keşfolundu. Sanki, asırlardır deniz kenarında yaşayan insan, ilk kez bir denizaltı alemi olduğunu idrak ediyordu! Sanki diyorum, çünki orijinal mesajları sonradan insanlar tarafından tahrif edilmemiş ilahi kaynaklı bütün dinler, aslında sistematik bir şekilde insanlığı bu "denizaltı alemi", yani bilinçdışı ile temas ettirmek istemişlerdi. Bu açıdan bakıldığında dinin bir tanımı da "bilincin bilinçdışı alanları entegre edecek şekilde genişlemesidir" diyebiliriz. E. Fromm Zen ve Psikoanaliz kitabında "Psikoanaliz de aynı amacı güder, ancak metotları değişiktir" der. (6)
Sayfa 19 - KaknüsKitabı okudu
Fechner'in [*] Freud'cu psikanalize miras bıraktığı en uç spekülasyon, yok etme sürecinin, meydana getirme sürecinden daha asil bir prensip olduğu görüşüydü.(9) "Her şeyin başı kaos ve yok etmedir; yok etme kendisini yok ettiğinde varlık meydana çıkar" felsefesi savunuluyordu!
Sayfa 21 - KaknüsKitabı okudu
Ego-id-süperego
1923'te yayımlanan Ben ve İd (Das Ich und Das Es) adlı kitabında Freud, önce insan nefsini bilinç, bilinç öncesi ve bilinçdışı diye üç kısma ayırmış, daha sonra bu ayrımı anlatım açısından yetersiz bulduğu için bir sonraki aşamada "ben-id-üst benlik" kavramlarını geliştirmiştir. Ben, kişinin nefsiyle ilişkili süreçlerin anlamlı/bağlantılı organizasyonunu; id, bilinçdışında potansiyel olarak var olan içgüdüleri; üst benlik/süperego da toplum ve ana babadan aktarılan değerleri ifade ediyordu.
Sayfa 25 - KaknüsKitabı okudu
Her insan, hayatının belirli dönemlerinde 'üst katlara yönelik bilinç sıçramaları' yaşayabilir ama anlamlarını pek çözemez. Böylece dar bir bilinç alanını temsil eden katta, yani muhteşem bir sarayın en alt katlarında bütün hayatını geçirebilir.. Zaman zaman diğer katları hissedebilse de İlahi kurallara uygun yaşamazsa oraya varamaz!!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.