Netewekî bindest ku zimanê xwe winda nekiribe, dişibe dîlekî ku mifta zindanê pê ra ye.
Dilini yitirmemiş ezilen bir ulus, zindanın anahtarı kendisinde olan bir tutukluya benzer.
C. Ali Bedirxan
Ve onlar, her şeyimi aldıktan sonra, kendi dillerini verdi bana!
O dil ki sadece bana yabancı değildi; ne ninem bu dilde konuşuyordu ne de kız kardeşim bu dili tanıyordu!
Bu başka bir dildi;şarkılarımın ve ninemin beni uyutmak için her gece anlattığı masalların diline benzemiyordu.
Ben bu dili, bahçesindeki direkte kırmızı bir bezin bulunduğu okulda tanıdım.
O gün ilk kez karşılaştığım dil, kendi dilimi yasakladı bana ve bildiğim bütün masalları unutayım, bildiğim şarkıları mırıldanmayayım istedi...
Ticaretin ortaya çıkmasıyla para ortaya çıkar ve gitgide toplumda her şeyin yerini tutup insanların bütün etkinliklerinin amacı haline gelir. Para ve mülk edinmek için, toplumun bütünü için değil yalnız kendisi için, insan her türlü pisliğe bulaşır. Toplumun üyelerini birbirine düşmanlaştıran, onlardan insanların tabi hislerini alıp götüren mülk ve para insanın cevherinin yerine geçmiştir.
Gizemli ve efsunlu sözdür şiir ve yürek yakıcıdır! Yürek yakıcıdır, kanatları sevgi ve haz dolu kelebek gibi yakıcı parıltının etrafında kimi zaman pervane kimi zaman divanedir.
Bizim ülkemizde, duyulmamış şiirlerin ülkesinde... Şafak vakti günün dizi dizi şiir olduğu, ışığın ışığa bağlandığı, güneşin kucaklayan bir gülümsemeyle yükselirken ovaların, dağların, mekanların, yüreklerin, aşıkların yüzlerini altuni bir gülümsemeyle yıkadığı ülke...
Bizim ülkemiz unutulmuş destansı şiirlerin ülkesi...
Arjen Arî
Dilsiz milletinden dil sahibi bir millet yaratmayı kafasına koymuştu